“Kıyamet
Tohum Deposu” Olarak Bilinen, Norveç’in Kuzeyindeki Bir Adaya Kurulan “Svalbard
Küresel Tohum Deposu” Hangi Kıyameti Bekliyor?
“Svalbard
dünyayı ele geçirme planının bir parçasıdır”
Alman asıllı
Amerikalı araştırmacı-gazeteci F. William Engdahl, tarım sektörünü elinde tutan
GDO devlerinin bizim bilmediğimiz bir şeyler bildiklerini iddia ediyor.
Svalbard hariç
dünyadaki diğer tohum depolarını bekleyen kıyamet nedir? Esas amaç ari üstün
ırk yaratmak mı yoksa istenmeyen ırkları yiyeceklerle kısırlaştırmak mı?
2008 yılının
Mart ayında, Norveç’in kuzeyindeki Spitsbergen adasında “Svalbard Küresel Tohum
Deposu” adı verilen bir ambar kuruldu. Donmuş bir dağın 130 metre altına inşa
edilen ambarda şu anda dünyanın dört bir yanından yaklaşık 3 milyon farklı
tohum özel ambalajlarda saklanıyor. Kuzey Kutbu’na 1100 kilometre
uzaklıkta olan buzdağı ambarında bazı dayanıklı tohumlar 1000 yıl kadar
bozulmadan kalabilecek. Her türlü nükleer saldırıya, patlamaya ve depreme
dayanıklı olan bu tohum deposuna ‘kıyamet tohum deposu’ da deniyor. Dünya
üzerindeki tüm tohum çeşitlerini bir araya getirmeyi hedefleyen ambarın amacı,
gelecekte dünyanın başına gelebilecek nükleer savaş, meteor düşmesi veya iklim
değişimi gibi bir felaket durumunda, tohum çeşitliliğinin korunmasını sağlamak.
BURAYA KADAR HER ŞEY GAYET İYİ
NİYETLİ GÖRÜNÜYOR.
Ancak Alman
asıllı Amerikalı araştırmacı-gazeteci F. William Engdahl’ın bu proje ile ilgili
dehşet verici şüpheleri var. Engdahl, tarım sektörünü ellerinde tutan GDO
(genetiği değiştirilmiş organizma) devlerinin bizim bilmediğimiz bir şeyler
bildiklerini düşünüyor. Spitsbergen’in buzlaşmış kayalıklarının altında
‘dünyayı ekonomik ve genetik olarak ele geçirme’ planlarının yattığını iddia
eden Engdahl, teorisini ambar projesi finansörlerinin kimlikleri ve geçmişleri
hakkında ayrıntılı hatırlatmalar yaparak ispatlıyor. İlk baskısı 2007’de
yapılan, Nisan 2009’da Türkçeye çevrilen “Ölüm Tohumları/ Kalıtımın Değiştirilmesinin
Arkasındaki Karanlık Oyunlar’ adlı kitabın da yazarı olan Engdahl ile ‘kıyamet
muhafızları’ dediği finansörlerin kimlikleri, neler yaptıkları ve Svalbard
Küresel Tohum Deposu üzerindeki hedefleri hakkında konuştuk.
Svalbard Küresel Tohum
Deposunun finansörleri kimler?
-Öncelikle, bu
ambarın Global Crop Diversity Trust (GCDT- Küresel Hasat Çeşitliliği Örgütü)
aracılığıyla işletildiğini söylemeliyim. Nisan 2009 rakamlarına göre 123 milyon
dolarlık bir finansmanları var. Roma’da kurulan bu örgütün başında Kanadalı
Margaret Catley-Carlson bulunuyor. 1998’e dek NewYork merkezli Nüfus
Konseyi’nin de (Population Council) başkanıydı. Bu konsey John D.
Rockefeller’ın nüfus populasyonunu düşürmek amacıyla 1952’de kurduğu, aile
planlaması adı altında gelişmekte olan ülkelerde kısırlaştırma çalışmaları
yürüten bir konsey.
Diğer GCDT
üyeleri arasında Hollywood DreamWorks Animation’a başkanlık eden Lewis Coleman
da var. Coleman ABD’nin en büyük Pentagon anlaşmalı askeri endüstri şirketi
olan Northrup Grumman Corporation’ın da kurul başkanıydı. Örgütün finansörleri
ise; geçen yıl şirketin aktif yönetiminden çekilerek kurduğu Bill-Melinda Gates
Vakfı aracılığıyla kendini Asya ve Afrika’daki çiftçilere yardıma adayacağını
beyan eden Microsoft’un kurucusu Bill Gates!
Dünyanın en
büyük patentli GDO tohum ve tarım kimyasalları devi ABD’li DuPont/Pioneer
Hi-Bred! Yine bir ABD’li GDO devi Monsanto! İsviçre menşeli GDO tohum ve tarım
kimyasalları şirketi Syngenta! 1970’lerde 100 milyon dolarlık bir kaynakla
‘Yeşil Devrim’ diye bilinen tohumda gen devrimini başlatan ve tarımsal değişim
ile ideal genetik saflığı sağlama çalışmalarını yürütmek üzere dünyanın en
büyük vakıflarından birini kuran petrol devi Rockefeller! ABD, İngiltere, Norveç,
Almanya, İsviçre ve Kanada’dan da devlet fonları aktarılıyor.
Yani özetle, GDO
(genetiği değiştirilmiş organizma) tohumları az gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelere yayarak tarlalardan orijinal tohumların kökünü kazıyan şirketler,
şimdi dünya üzerindeki tüm orijinal tohumları olası bir kıyamet günü için
kutuplarda buzdan bir adaya saklıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde ‘zaten var
olan’ tohum depolarına ne gibi bir felaket gelecektir ki, Svalbard’a muhtaç
kalınacaktır?
Nükleer savaş, iklim
değişimi veya meteor düşmesinin dışında bir felaketten mi söz ediyorsunuz?
-Evet, planlı
bir felaketten söz ediyorum. Bunu anlamak için yalnızca 2003 Amerikan
bombardımanından sonraki Irak’a bakmak yeterli. Irak medeniyetlerin beşiği ve
binlerce yıl önce buğday tarımının doğduğu yerdir. Ebu Garib’de yüzlerce yılda
geliştirilen buğday tohumu çeşitlerinin yer aldığı bir tohum bankası
bulunuyordu. Amerikan bombardımanından sonra tohum mahzeni tarihe karıştı.
Artık kimse o tohumların nerede olduğunu bilmiyor. Düşünün, dünyadaki tüm tohum
çeşitleri NATO destekli Svalbard’da bir araya getirilip kontrol altına
alındığında, dünyadaki diğer paha biçilmez tohum bankalarını savaşlar ve
terörist eylemler ile yok etmek çok kolay olacak! Sonrasında da Monsanto ve
DuPont gibi devler kendi GDO tohumlarını tüm dünya çiftçilerine tekelden
sunabilecekler. Yani tüm tohum çeşitlerini ele geçirdikten sonra dünyanın diğer
tohum bankalarını, tekel oluşturabilmek amacıyla yok edebilirler.
ARİ IRK YARATMA ‘PROJESİ’
-Hayır, bunu
açıklamak için önce kıyamet muhafızlarının kimliklerinden ve geçmişte neler
yaptıklarından biraz söz edelim. Rockefeller 1971’de Uluslararası Tarım
Araştırmalarında Küresel Danışmanlık Gurubu olan CGIAR’ı kurdu.
CGIAR, üçüncü
dünya ülkelerinin bilim adamlarının ve agronomistlerinin (tarım uzmanı) ‘modern
tarım ürünü’ kavramlarında uzmanlaşmaları ve ABD’de öğrendiklerini ülkelerine
götürmeleri ile yakından ilgilendi. GDO’lu ‘Gen Devrimi’nin yaygınlaşması için
paha biçilmez bir etki şebekesi oluşturdular.
CGIAR, daha
etkin olabilmek için BM Gıda ve Tarım Örgütünü (FAO), BM İlerleme Programı’nı
ve Dünya Bankası’nı da işin içine dahil etti. Böylelikle Rockefeller Vakfı
1970’lerden itibaren küresel tarım politikalarını şekillendirebilecek konuma
geldi. Ve başardı. CGIAR aslında Rockefeller ailesinin on yıllar süren bir
planının parçasıydı. Bu plan ‘Proje’ olarak adlandırılan, üstün ırk yaratma
planıydı.
“Rockefeller Hitler’in de
finansörüydü”
ÜSTÜN IRK YARATMA PROJESİ TAM OLARAK
NASIL BİR ŞEY?
-Rockefeller
Vakfı’nın ve zengin finans kurumlarının 1920’lerden beri genetik olarak üstün
ırk yaratmayı meşrulaştırmak için kullandıkları öjenik bilimi daha sonradan
genetik mühendisliği olarak değiştirilmiştir. Hitler ve Naziler buna ari üstün
ırk diyorlardı. Hitler’in öjenik çalışmaları da bugün Svalbard’a milyonlarca
dolar akıtan Rockefeller Vakfı tarafından finanse edilmişti.
Rockefeller
Vakfı Third Reich’s Kaiser Wilhelm Institutes’nün ari ırk öjenik çalışmalarını
finanse ediyordu. 2. Dünya Savaşı’nda Amerika resmi olarak savaşa Hitler
Almanyasının karşısında olarak girerken, Rockefeller Standard Oil Group,
illegal olarak Alman Luftwaffe ve Wehrmacht birliklerine petrol nakline devam
etti. Bununla ilgili Amerika senato araştırması da yapıldı.
Rockefeller
Vakfı insanı ‘gen dizilimlerine’ indirgemeye çalışan sözde moleküler biyoloji
bilimini yaratmıştı ve sonunda insan özelliklerini dilenilen şekilde
değiştirmeyi amaçlıyorlardı. Hitler’in öjenikçi bilim adamları 2. Dünya
Savaşı’ndan sonra sessiz sedasız ABD’ye götürülmüş ve çeşitli yaşam formlarının
genetik olarak tasarlanması konusunda ilk adımları atmışlardır.
Gıdalar ile negatif öjenik
AMAÇ TARIM YANİ GIDALAR
ÜZERİNDEN ÜSTÜN IRK YARATMAK MI?
-Aslında daha da
kötüsü. Rockefeller, Carnegie, Harriman ve diğer zengin elit aileler tarafından
fonlanan öjenik (üstün ırk yaratma) lobisinin 1920’den beri biricik amacı
‘negatif öjenik’tir. ‘Negatif Öjenik’ istenmeyen soyların sistemli bir şekilde
yok edilmesidir. Aile Planlaması Enternasyonal’in kurucusu, koyu öjenikçi ve
Rockefeller ailesinin yakın dostu Margaret Sanger 1939’da Harlem’de ‘Negro
(Zenci) Projesi’ adı altında bir proje başlattı. Bu projenin ne olduğunu bir
arkadaşına yazdığı mektupta açıkça dile getiriyordu: “Negro (Zenci) nüfusu
ortadan kaldırmak istiyoruz”
20 yıllık kısırlaştırma
projesi
NEGATİF ÖJENİK BİR
KISIRLAŞTIRMA PROJESİ Mİ?
-Örnekler
üzerinden gidelim. Küçük bir Kaliforniya biyoteknoloji şirketi olan Epicyte,
yendiği takdirde erkeği kısırlaştıran bir mısırı genetik mühendisliği
marifetiyle geliştirdiklerin açıkladı. Epicyte, Svalbard’ın iki sponsoru olan
DuPont ve Syngenta ile teknolojilerini yaymak için ortaklık kurmuştu. Çok
ilginçtir ki Epicyte, genetiği değiştirilmiş sperm öldürücülü mısırı ABD Tarım
Bakanlığından (USDA) aldığı araştırma fonuyla geliştirmişti.
Bir başka örnek;
1990’larda BM Dünya Sağlık Örgütü Nikaragua, Meksika ve Filipinler’de 15 ila 45
yaşları arasındaki milyonlarca kadının tetanoza karşı aşılanması için bir
kampanya başlattı. Erkekler de tetanoz olabilirdi ama aşı erkeklere yapılmadı.
Bu şüphe uyandırıcı durumdan ötürü Katolik bir kilise organizasyonu olan Comite
Pro Vida de Mexico (Meksika Yaşam Komitesi) aşıları test ettirdi.
Test sonuçları
gösterdi ki Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yalnızca çocuk doğuracak yaştaki
kadınlara dağıttığı aşıların Chorionic Gonadotrophin (hCG) içerdiği ortaya
çıktı. Doğal bir hormon olan hCG, tetanoz toksoid taşıyıcılarıyla ile
birleştiğinde kadınların hamile kalmasını engelleyen antikorları üretiyordu.
Daha sonradan ortaya çıktı ki Rockefeller Vakfı, Rockefeller Nüfus Konseyi,
Dünya Bankası ve ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) için
tetanoz taşıyıcılı bir kısırlaştırma aşısı üretmek için 1972’de 20 yıllık bir
proje başlatmışlardı. Ayrıca Svalbard Kıyamet Tohum deposunu ev sahibi Norveç
hükümeti kısırlaştırıcı aşının üretilmesi için 41 milyon dolar bağış yapmıştı!
Rockefeller’in gelişmekte
olan ülkelerde yürütmüş olduğu ve hala devam eden Yeşil Devrim çalışmalarına da
bu açıdan bakınca korkunç görünüyor…
– Rockefeller
Vakfı 1946’da Nelson Rockfeller ile Pioneer Tohum Şirketi kurucusu Henry
Wallace’ın Meksika’ya yaptıkları bir geziden sonra sadece adı yeşil olan Yeşil
Devrimi başlattı. Neydi Yeşil Devrim? 60’larda Rockefeller’in çalıştığı
Meksika, Hindistan gibi ülkelerde daha çok ürün veren ıslah edilmiş tohum
çeşitleriyle açlık sorununu büyük ölçüde çözmeyi vaat ediyordu. Yıllar sonra,
Yeşil Devrim’in aslında Rockefeller ailesinin ileride tekelleştirebilecekleri
bir tarım işi geliştirme planı olduğu ortaya çıktı; tıpkı yarım yüzyıl önce
petrol endüstrisi işinde yaptıkları gibi.
-Yeşil Devrim
gelişmekte olan piyasalarda yeni hibrid tohumların üretilmesine dayanıyordu.
Hibrid tohumlar üreyemedikleri için çiftçilerin her sene tohum alması
gerekiyordu. Hibrid tohum patentlerinin DuPont/Pioneer Hi-Bred’in ve
Monsanto’nun başını çektiği bir avuç dev tohum şirketinin elinde toplanması
daha sonra GDO’lu tohum darbesi için yolu açtı. Hibrid tohumlar ve bu
tohumların ihtiyaç duyduğu kimyasal gübreler, çiftçileri tarım ve petro kimya
şirketlerine bağımlı hale getiriyordu. Bu gübreler Rockefeller kontrolündeki
büyük petrol şirketlerinin ürünüydü. Ot ve böcek ilaçları da petrol ve kimya
devleri için ek pazarlar oluşturuyordu. Yeşil devrim aslında bir ‘kimyasal
darbeydi’. Gelişmekte olan ülkelerin yüksek miktardaki gübre ve ilaç girdisini
finanse etmeleri mümkün değildi. Bu nedenle Dünya Bankası’ndan kredi notu
alarak ve ABD hükümetinin garantisi altındaki Chase Bank ve diğer New York
bankaları aracılığıyla özel borçlar aldılar.
SONUÇ?
-Bankalara ve
tefecilere borçlanan çiftçiler genellikle topraklarını kaybettiler. İş aramak
için şehirlere göç ettiler; fabrikaların ucuz işçi açığı da kapanmış oldu.
Peki ya
bugün?-Bugün de Gates ve Rockefeller Afrika’da Yeşil Devrim adı altında bir
projeye daha milyonlar yatırıyor. Amaç yine GDO tohumların ve kimyasalların
yaygınlaştırılması. Bunun için pek çok teşvik ve kampanyalara başvuruyorlar.
Patentli
biyolojik silah
BÜYÜK BİR TEKELLEŞME TEHDİDİYLE
KARŞI KARŞIYAYIZ…
-Amaçları tüm
tohumları patentlemek ki kendilerinden izinsiz kullanılamasın. Sonra küçük
çiftçileri adım adım lisans parası ödemeye mahkum edecekler, ödemeyenlere de
patent ihlalinden ceza verilecek. Plan işlerse tüm dünya birkaç tohum devinin
kölesi olacak. Washington’dan gelen emirler doğrultusunda Washington’un
siyasetlerine karşı olan üçüncü dünya ülkelerine tohum vermeme olasılığı için
de kapıyı aralayacaktır bu. Ayrıca pirinç, mısır, buğday ve soya gibi dünyanın
temel gıda üretimi için patentli tohumların üretimi korkunç bir biyolojik silah
olarak da kullanılabilir. Genetik müdahalelerle öldürücü gıdalara
çevrilebilirler.
F. William Engdahl kimdir?
1944 yılında
ABD’nin Minneapolis eyaletinde doğan Engdahl, Princeton Üniversitesi’nde hukuk,
Stockholm Üniversitesi’nde de ekonomi okudu. İlk kitabı dünya
petrol politikaları hakkında yazdığı ‘Savaş Yüzyılı’ oldu. Serbest gazeteci olarak makaleler yazan Engdahl, Almanya’da yaşıyor.
petrol politikaları hakkında yazdığı ‘Savaş Yüzyılı’ oldu. Serbest gazeteci olarak makaleler yazan Engdahl, Almanya’da yaşıyor.
*** F. William Engdahl “Kıyamet
Tohum Deposu”
KAYNAK.1)
https://sonmucid.wordpress.com/2010/04/21/alman-asilli-abdli-gazeteciden-urkutucu-iddia/
*** F. William Engdahl “Kıyamet
Tohum Deposu”
KAYNAK.2) https://resistancehonorable.blogspot.com.tr/2017/01/alman-asll-abdli-gazeteciden-urkutucu.html?m=1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder