29 Aralık 2015 Salı

Temsilci Abdülkadir Selvi açıkladı: "Şehir içlerine kalekollar kurulacak"

Türkiye’nin doğu ve güney doğusunda süren operasyonlar devam edecekmiş!..
YeniŞafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Türkiye’nin doğusunda süren operasyonların devam edeceğini söylerken,  “Devlet operasyon yaptığı yerlerden çekilmeyecek. Şehir içlerine kale kollar kurulacak” dedi. Selvi, daha önceden karakolların yerine kale kollar kurulduğunu ve başarılı sonuç alındığını ileri sürdü ve bölge halkının, “Asker operasyon bitince çekilir. Devlet çekildikten sonra PKK tekrar buralara gelir. Biz 7-24 bu insanlarla beraberiz” diye bir tedirginlik yaşadığını iddia etti.
Selvi'nin Yeni Şafak'ta "Demirtaş’a dokunulsun mu?" başlığıyla yayımlanan (29 Aralık 2015) yazısı şöyle:
Haftaya Aile ve Sosyal Kalkınma Bakanı Sema Ramazanoğlu görüşmesi ile başladık. Bakan hanımın gündemindeki konulardan bir tanesi de çatışmaların sürdüğüCizre, Sur, Silopi başta olmak üzere bölgede çocuklara, kadınlara verilecek psikolojik destekti. 90'lı yıllarda PKK ile amansız bir mücadele yürütüldü. Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un, ”PKK'yı 6 kez yenilgiye uğrattık ama bitmedi” dediği dönemlerdi. PKK ile OHAL zihniyetinde bir mücadelenin yürütüldüğü, PKK'nın faili meçhuller ve köy boşaltmalarla devletin eliyle büyütüldüğü yıllardı.
O zaman çatışma ortamında yetişen, köyleri boşaltılan, şehirlere göç etmek zorunda bırakılan Kürtlerin, psikolojisini tamir etmeyi düşünmedik. 90'lı yılların sendromunu yaşayanları topluma kazandırmak gibi bir projemiz olmadı.  ABD; Vietnam sendromunu yenmek için bir avuç askeri rehabilite etmeye çalışırken, köyleri boşaltılan, şehre göç etmek zorunda bırakılanları kazanmak için bir çalışmamız olmadı.  Tam aksine şehirlerin etrafına yerleşip, getto oluşturdular. Siyasi bilinçlerini büyük şehirlere tutunmaya çalıştıkları bu mahallelerde kazandılar. KCK operasyonları ile cezaevine girince, PKK akademisi olarak kullandıkları bu yerlerden iyi yetişmiş bir militan olarak çıktılar. Cem Ersever, ”PKK, Lice'nin Fis Köyünde kuruldu ama akademik kariyerini Diyarbakır cezaevinde yaptı” demişti.
90'lı yılların sendromunu yaşayanların çocukları bugün YDG-H oldu, Cizre'de, Sur'da, Silopi'de hendek savaşları veriyorlar.
Kandil, kırsal kökenli şehir savaşlarını derinleştirme kararı aldı. Şehir savaşlarının yürütüldüğü yerlerde, direndikleri kadar direnecekler. Yeni yerlerde hendek savaşı başlatacaklar. Amaç, Suriye ve Irak şekillendirirken Türkiye'yi içeride bu sorunlarla meşgul etmek. Devlet de bölgedeki operasyonlarını genişletiyor. Şehir yapılanmalarını tespit edildiği yerlerde operasyonlar yapılacak. Celal Bayar'ın, ”Bu kış komünizm gelecek” sözü gerçek olmadı ama bu kış çok çetin geçecek.
Peki ya sonrası?
Sonrasına yönelik olarak halkı kazanmaya dönük bir çalışmamız var mı?
Sonrası şu; devlet operasyon yaptığı yerlerden çekilmeyecek. Şehir içlerine kale kollar kurulacak. Dağlardaki eski karakolların yerine kale kollar kurulmuş, başarılı bir sonuç alınmıştı. Bu kez şehir kale kolları geliyor. Bölge halkı, “Asker operasyon bitince çekilir. Devlet çekildikten sonra PKK tekrar buralara gelir. Biz 7-24 bu insanlarla beraberiz” diye bir tedirginlik yaşıyor. Cizre'nin, Sur'un, Silopi'nin tekrar PKK'nın kontrolüne girmemesi için, polis özel harekatın görev yapacağı, “mahalle karakolları” kurulacak. Bölgenin terörle mücadele boyutu dikkate alınarak, bu karakollar, klasik semt karakolları olmayacak. Cizre'de, Sur'da, bekçi amcaların görev yapabileceği karakol zemini kaldı mı? Ama devletin geçici olmadığının gösterilmesi gerekiyor. Bunun için kale kollar kurulacak.
Terörle mücadelenin yoğunluğu belli bir seviyeye çekildiği andan itibaren, bölgenin yaralarının sarılması gerekiyor. Bunun için, ”kardeş şehirler” projesi gibi sivil toplum ağırlıklı modeller üzerinde duruluyor. Örneğin; Konya'nın Cizre'ye, Bursa'nın Sur'a, Kayseri'nin Silopi'ye “kardeş şehir” olarak irtibatlandırılması…
Bölgenin yaralarının nasıl sarılacağını tartışırken, Kandil çatışma sürecini derinleştirmek ve diğer alanlara yaymakla meşgul. Hafta sonu, “Özerk Bölgeler Modeli” talebinin de yer aldığı bir dizi karar aldılar. Şehir savaşlarının yaşandığı, her gün şehit haberlerinin geldiği bir dönemde bu kararı aldılar. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesini Silvan baskını ile sabote ettikten sonra, Silvan şehitlerimizin yüreğimizi yaktığı bir günde özerlik kararını ilan etmişlerdi. Şimdi de, “Halk meclislerinin ilan ettiği özyönetim ilanlarını halkımızın her alanda yürüttüğü haklı ve meşru direnişi destekliyoruz” diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığına aday olan Selahattin Demirtaşise, ”Hendek Savaşları”nın en büyük destekçisi. Öyle ki, ”Bu direniş zaferle sonuçlanacak” diyor. “Barikattaki insanların elinde hafif silahlar var!” özdeyişi de Demirtaş'a ait. Hafif silah olması onları meşrulaştırır mı? Bir dönemler, ”Türkiyelileşme” açılımı ile yüzde 14 oy olan Demirtaş'ın tükenişine, hendeklerin içinde kaybolmasına tanıklık ediyoruz. Kendisi HDP'nin Eş Genel Başkanı değil, sanki Kandil'in sözcüsü. Murat Karayılan'ı geçeli çok oldu da şimdiler de Cemil Bayık'la yarışıyor.
Türkiyelileşme tabutuna son çiviyi çakıyor.
Hendeklerle Kürtlerin savaşı verilmiyor tam aksine PKK, Kürtlere karşı savaşıyor. Evlerini, yurtlarını terk eden 200 bin insan Kürt değil mi? PKK, şehir savaşlarında halkı yanına çekemedi tam aksine halkı kaybediyor. İşte tam bu aşamada Selahattin Demirtaş'a soruşturma haberi geldi. Demirtaş'ın, halkı sokağa çağırdığı 6-8 Ekim olaylarında 53 kişi ölmüştü. Selahattin Demirtaş'ın arkasında durduğu hendek savaşlarında ise ölenlerin sayısı yüzlerle ifade edilir oldu. Demirtaş bu sözleri demokrasinin beşiği olan Paris'te, Brüksel'de söyleyebilir miydi? Bu durumda en kolay iş; Demirtaş'ın dokunulmazlığını kaldırmak, HDP'yi kapatmaktır. Demirtaş ve özerklik açıklaması yapan heyet bunu çoktan hak etti.
Peki bu çare olur mu?
Zaten Demirtaş bizim bu tuzağa düşmemizi istiyor.
Onun için kışkırtıyorlar.
Savaşı siyasi alana taşımak istiyorlar.
90'lı yıllarda PKK'ya karşı mücadele verilirken, en büyük yanlış 2 Mart 1994 tarihinde DEP'lilerin dokunulmazlıklarını kaldırarak, Leyla Zana ve arkadaşlarını Meclis'ten alıp, Ulucanlar Cezaevi'ne koymak olmuştu. O yıllarda Öcalan'ın karargahında görev yapan PKK'lı kadın teröristle konuşmuştum. DEP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırıldığı gün Öcalan'ın ne yaptığını sordum. Cevap: “Bir televizyondan diğerine geçiyor, DEP'lilerle ilgili haberleri takip ediyordu. Çok sevinçliydi. 'TC'yi tuşa getirdim, davayı dünyaya mal ettim' diyordu”. Kürtlerin bir kısmında duygusal kopuş o zaman başladı. PKK, ikinci büyük sıçramasını o zaman yaptı. Demirtaş her açıklamasıyla dokunulmazlığının kaldırılmasını, HDP her eylemiyle kapatılmayı çoktan hak ediyor. Ama ABD ve Rusya, Irak ve Suriye'de sınır komşumuz olmuşken, Suriye ve Irak yeniden şekillendirilirken bizim duygularımızla değil, ilm-i siyasetle hareket etmemiz gerekiyor. PKK'ya bu imkanı yeniden vermeyelim. Demirtaş'ın mağduriyet edebiyatı yapmasına  fırsat  vermeyelim. 29 Aralık 2015 Salı - 10:25

16 Aralık 2015 Çarşamba

Bir ÖLÜ DOĞUM daha!.. Amerikan uşağı S Arabistan önderliğinde; Sözde İslâm Ordusu Koalisyonu

Sözde "anarşi, terör ve tedhişe karşı" 3 Milyon Askerli İslam Ordusu Koalisyonu Kuruluyor!..
Suudi Arabistan liderliğinde, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 34 ülke 'Teröre Karşı İslam İttifakı' adıyla yeni bir koalisyon kurdu. 3 milyon askerin yer alacağı koalisyonda İran, Irak, Suriye yok.
Suudi Arabistan, teröre karşı savaşmak için TürkiyeKatarFilistinMısırPakistan, MalezyaBangladeşTunusÜrdün ve Fas'ın da dahil olduğu yeni bir askeri koalisyonun kurulduğunu açıkladı. 34 islam ülkesinin bir araya gelmesiyle kurulan 'Teröre karşı İslam İttifakı' adlı koalisyonda 3.363.574 asker ile 19.471 tank yer alacak. Koalisyonda Sünni ülkelerin ağırlığı dikkat çekerken IŞİD'in büyük topraklar ele geçirdiği Irak ve Suriye dahil değil. Suudi Arabistan'ın bölgedeki en büyük rakibi Şii İran da koalisyonda yok. Koalisyonu, Suudi Kralı'nın oğlu ve 2 numaralı veliaht olan Suudi Savunma Bakanı Prens Muhammed bin Selman,  Riyad'da bir basın toplantısıyla duyurdu. Bakan, mart ayından beri hava saldırıları düzenledikleri Yemen'de ateşkesi açıkladıkları, İsviçre'de görüşmelerin başladığı gün yaptı. Koalisyon ülkelerinin bayraklarının önünde konuşan Selman, koalisyonun sadece IŞİD'le değil tüm 'terörist' gruplarla savaşacağını söyleyerek "Koalisyon, önce İslam dünyasına zarar veren şimdi de uluslararası toplumu tümüyle etkileyen bu hastalıkla (aşırıcılık) mücadelede teyakkuzundan gelmektedir. İslam dünyasının pek çok kısmında terörle mücadele çabalarını desteklemek ve koordine etmek için Riyad'da bir operasyon merkezi olacak.
Suriye ve Irak'taki operasyonlarla uluslararası bir koordinasyon olacak. Operasyonları, bu iki ülkedeki meşru yönetim ve uluslararası toplumla koordine olmadan yapamayız" dedi.
MERKEZ RİYAD
Terörle mücadele kapsamında IrakSuriyeLibyaMısır ve Afganistan'da düzenlenecek operasyonlar, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da kurulacak merkezden yönetilecek. Yetkililer, oluşturulacak ittifakın asker sayısı ve hangi ülkeden ne boyutta katılım olacağına dair detayların önümüzdeki günlerde yapılacak toplantılarda belirlenebileceğini söylediler. Suudi Dışişleri Bakanı Adil El-Cubeyr, Paris'te yaptığı açıklamada terörle mücadele ittifakının istihbarat paylaşımı yapacağını, eğit-donat desteği vereceği, gerekirse IŞİD'e karşı savaşa güç yollayacağını söyledi. Suudi devlet ajansı SPA'da ortak açıklamada koalisyonun, 'şekli, mezhebi ve ismi ne olursa olsun yeryüzünde fitne ve fesat çıkaran, insanları korkutan ve öldüren silahlı terör örgütlerine karşı oluşturulduğu' belirtildi.
34 ÜLKE KATILIYOR
"Suudi Arabistan Krallığı, Ürdün Krallığı, Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan Cumhuriyeti, Bahreyn Devleti, Bengladeş Cumhuriyeti, Benin Devleti, Türkiye Cumhuriyeti, Çad Cumhuriyeti, Togo Devleti, Tunus Cumhuriyeti, Cibuti Cumhuriyeti, Senegal Devleti, Sudan Cumhuriyeti,  Sierra Leona Cumhuriyeti, Somali Devleti,  Gabon Devleti, Gine Cumhuriyeti, Filistin Devleti,  Komorlar Federal İslam Cumhuriyeti, Katar Emirliği, Fildişi Sahili, Kuveyt Emirliği, Lübnan, Libya Halk Cumhuriyeti, Maldivler Cumhuriyeti,  Mali,  Mısır Halk Cumhuriyeti, Malezya,  Fas Cumhuriyeti,  Moritanya,  Nijer, Nijerya ve Yemen."
ABD'DEN DESTEK, RUSYA BEKLEMEDE
ABD Savunma Bakanı Ashton CarterSuudi Arabistan  merkezli yeni oluşturulan askeri ittifakla ilgili "Bu koalisyon açısından Suudi Arabistan'ın planında ne olduğu konusunda daha fazlasını öğrenmek istiyoruz. Fakat genel olarak bizim Sünni Arap ülkelerinin IŞİD'e karşı daha fazla mücadelede daha fazla katkı olarak bir süredir talep ettiğimiz şeylerle uyumlu görünüyor" dedi. Almanya: Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, IŞİD karşıtlarının organize olmasından memnuniyet duyacaklarını belirterek "Ancak Viyana görüşmelerinin bir parçası olarakIŞİD'e karşı savaşan tüm ülkelerin İran ve Çin dahil koalisyonda olması gerekiyor" yorumunda bulundu. Rusya: Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, "Aşırılıkla mücadelede güç birliği yapılmasını olumlu değerlendiriyoruz ama ittifakın amacını ve katılımcılarını analiz etmemiz gerek" dedi. İslam İşbirliği Teşkilatı, 34 İslam ülkesinin teröre karşı koalisyon oluşturmasını memnuniyetle karşıladı.  Suriye Meclis Başkanı Halid Abud, Riyad'ın açıkça terörü desteklediğini ve bu nedenle bu ittifakın etkisiz kalacağını belirtti.
DAVUTOĞLU: DOĞRU YÖNDE ATILMIŞ BİR ADIM
Türkiye koalisyonda aynı zamanda NATO müttefiki olan tek ülke. Başbakan Davutoğluda Türkiye'nin koalisyon katılımını doğruladı. Davutoğlu, dün Bulgaristan'a hareketinden önce konuyla ilgili soruya, "Suudi  Arabistan'dan böyle bir toplantı, geniş kapsamlı birliktelik için bir davet geldiğinde, olumlu baktığımızı söyledik. Teröre karşı İslam ülkelerinin birlikte bir ses vermeleri, terörle İslamı özdeşleştirme çabası içinde olanlara verilecek en iyi cevaptır. İslam ülkeleri arasında yürütülen bu çaba doğru yönde atılmış bir adımdır" yanıtını verdi. Davutoğlu, Türkiye'nin bu ittifaka ne boyutta katkı verebileceğine dair ayrıntıya ise girmedi.
KOALİSYONDA İRANIRAKSURİYE YOK
Koalisyonda Sünni ülkelerin ağırlığı dikkat çekerken IŞİD'in büyük topraklar ele geçirdiğiIrak ve Suriye dahil değil. Suudi Arabistan'ın bölgedeki en büyük rakibi Şii İran da koalisyonda yok. Afganistan da öyle. Suriye'de muhalifleri destekleyip silah yardımı yapan S. Arabistan, geçen yıl Körfez ülkeleriyle birlikte  ABD  liderliğindeki koalisyona katılarak Suriye'de IŞİD'e karşı hava saldırıları düzenlemeye başlamıştı. Suriye Devlet Başkanı Esad'ın gitmesinde ısrarcı olmaya devam eden, İran ve Suriye tarafından terörist grupları desteklemekle suçlanan  Suudi Arabistan, geçen hafta Riyad'da Suriyeli muhalifler arasında görüşmelere ev sahipliği yaptı. Analistler koalisyonun etkili olup olmayacağını konuşmak için erken olduğunu, Riyad'ın bölgedeki liderlik rolünü kazanma hedefinde olduğunu söylüyor. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Adam Baron, "Ne olursa olsun koalisyon kurulması güçlü sembolik bir yumruk. Açıklama bazı açılardan bir sürpriz  olsa da Suudi Kralı Selman ve oğlunun daha büyük ve agresif politikasıyla örtüşüyor" dedi.
ÖZEL BİRLİK YOLLAYABİLİRİZ
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adel el-Cubeyir, Suudi ArabistanKatarBirleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'in Suriye'ye IŞİD'e karşı savaşmaları için özel kuvvetler gönderebileceğini söyledi. Cubeyir, konu hakkındaki görüşmelerin sürdüğünü de sözlerine ekledi. 
(Kaynak: 16 Aralık 2015 Çarşamba – AA, HHA, Ulusal Haber, UHA)
ELEŞTİRİ, AÇIKLAMA, YORUM VE KATKI:
Türkiye Vehhabi ittifakına mı girdi?, Arslan BULUT
Muharrem Sarıkaya, Habertürk'teki 4 Ekim 2015 tarihli ve "Suudi ve İsrail'in Kürdistan anlaşması" başlıklı yazısında Suudi Arabistan ve İsrail'in, 2014'ün başından bu yana aralarındaki sorunları çözmek üzere 5 kez bir araya geldiklerini, birlikte hareketin ve "ortak düşman" diye tanımladıkları İran'a karşı alacakları tutumu belirlemenin yollarını aradıklarını, son görüşmelerinden birinin de Washington merkezli Dış İlişkiler Konseyi'nde 4 Haziran 2015'te yapıldığını yazmıştı..
Sarıkaya, haberi CFR denilen kuruluşun İnternet sitesinden almıştı. Görüşmede Suudi tarafını temsil eden eski Washington Büyükelçisi general Enver Macid Eşki, İsrail'i temsil eden Büyükelçi Dore Gold'a "Türkiye'nin Osmanlı ihtişamını geri getirmek için kendi rüyasından uyandığını"vurgulamış; Araplar ve İsrail arasında barış sağlanması, İran'da siyasi sistemin değiştirilmesi, Arap ülkelerini korumak için bir Arap Gücü oluşturulması, Arap dünyasında İslami ilkelere dayalı demokrasinin temellerinin hızla kurulması ve "Büyük Kürdistan'ın yaratılması için barışçıl yollarla İran, Türkiye ve Irak'ın emellerini zayıflatıp Kürdistan lehine bu 3 ülkenin parçalanması" önerisinde bulunmuştu.
***
Hüseyin Vodinalı da Oda TV'de, 2003 yılında, "Suriye'nin ateşe verilmesinin mimarlarından" olan Suudi İstihbarat Şefi Bender Bin Sultan'ın MOSSAD Başkanı Tamir Pardo ile görüştüğünü yazmıştı. Yine Amerika'nın CBS haber kanalının eski yöneticilerinden Bary Londo, Mossad başkanının defalarca Arabistan'ı ziyaret edip, Mossad'ın İran'ın nükleer bilginlerine karşı suikastlarının parasını aldığını iddia etmişti. O Suudi Arabistan ki, El Kaide'nin de IŞİD'in de finansörüydü!
Ergün Diler de Takvim gazetesindeki 15 Ekim 2015 tarihli yazısında, 2012'de Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Bin Abdullah Al Kabil'in Ankara ziyaretini ve Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in, Suudi Arabistan ziyaretini hatırlatarak, "askeri ittifak masaya yatırıldı" diye yazmıştı.
Ve 22 Ekim 2015'te Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdul Rahman Bin Saleh Albanyan Ankara'ya geldi, Genelkurmay BaşkanıHulusi Akar ile görüştü.
Derken önceki gün bomba haberi, Suudi Arabistan devlet televizyon kanalı Arabiya patlattı! Suudi Arabistan, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 33 İslam ülkesinin, merkezi Suudi Arabistan'da bulunacak, "Teröre karşı İslam ittifakı" oluşturduğunu açıkladı.
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Muhammed bin Selman da "merkezi Suudi Arabistan'da bulunacak olan askeri ittifak"ın uluslararası örgütler ve küresel ittifaklarla koordinasyon içerisinde hareket edeceğini, yeni ittifakın sadece IŞİD'e karşı değil, karşılaşılan bütün "terörist"gruplarla mücadele edeceğini söyledi!
İttifaka Suudi Arabistan, Türkiye, Mısır ve Pakistan'ın dışında Somali, Maldivler, Bangladeş, Sierra Leone, Gine, Benin, Sudan, Filistin, Lübnan, Komor Adaları, Çad, Kuveyt, Ürdün, Moritanya, Togo, Tunus, Nijer, Cibuti, Katar, Nijerya, Senegal, Libya, Yemen, Malezya, Mali, Gabon, Birleşik Arap Emirlikleri, Fas ve Bahreyn'in katıldığı bildirildi!
***
Böylece, Suudi Arabistan'ın CFR'de tezgâhladığı ve Türkiye, İran ve Irak'ın parçalanmasına dayalı Büyük Kürdistan projesi, Türkiye'nin de desteğiyle hayata geçirilmiş olacak! İnanılır gibi değil ama BBC'nin dünyaya duyurduğu"Teröre karşı İslam ittifakı"nın arkasında bu kadar aleni bir proje var!
TBMM, böyle bir ittifaka onay verir mi? AKP iktidarı, Türkiye'yi parçalamak için İsrail'e öneride bulunan bir ülkenin peşine takılacak ve herkes bunu sineye mi çekecek? İslam İşbirliği Teşkilatı ne güne duruyordu? Orada İran ve Suriye var diye mi, sözde Sünni gerçekte Vehhabi ittifakı kuruldu?
E.MAİL: arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr

11 Aralık 2015 Cuma

Karkamış, Elbeyli ve Kilis sınırında alârm. Askere "VUR EMRİ" verildi.

Askere 'vur emri' verildi...
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın Fırat'ın batısına, PKK'nın Suriye kolu; Anarşi, terör ve tedhiş örgütü PYD'nin geçirilmeyeceğini söylemesinin ardından Türkiye - Suriye sınır hattında güvenlik önlemleri her geçen gün daha da arttırılıyor. Terör örgütlerinin uzantısı bazı menfur siyasi partilerin muhalefetine rağmen, Fırat Nehri'nin çevresine beton duvar örülürken, bazı kritik noktalara ise kalekol yapılıyor.
Bölgedeki nöbetçi ve devriye Sayıları arttırıldı.
Doğusunda YPG, batısında ise IŞİD gibi hak, adalet ve hukuk tanımayan azılı terör, anarşi ve tedhiş örgütlerinin tehdidi altına bulunan Türkiye Cumhuriyetinin Karkamış, Elbeyli ve Kilis sınırında güvenlik tedbirleri arttırıldı. Fırat Nehri'nin çevresinde beton duvar örülürken, sınırdaki kritik bölgelerde ise kalekol yapımı hızlandırıldı. Aynı zamanda bir çok nokta 24 saat termal kameralarla takip edilirken, bölgedeki nöbetçi ve devriye gezen asker sayıları da arttırıldı.
ASKERE VUR EMRİ YETKİSİ
Yaşanan Suruç ve Ankara olayları sonrası zırhlı araçların da sürekli devriye gezdiği bölgede, Türkiye'nin iç güvenliğini tehdit eden İŞİD ve YPG militanları başta olmak üzere sınırdan yapılan bütün kaçak geçişlere karşı askere vur emri yetkisi verildiği bildirildi.
VAGONLAR KALKAN OLARAK BEKLETİLİYOR
İnsan hakları, adalet ve hukuk tanmayan vahşi Terör ve tedhiş örgütü İŞİD'in kontrolündeki Suriye'nin Cerablus şehrinde yaşanan patlamalar ve olası saldırılardan Suriye sınırında bulunan Gaziantep'in Karkamış ilçesindeki yaşayan vatandaşları korumak için, sınıra sıfır noktasında Karkamış Tren Gar'ına ait vagonlar bekletiliyor. Suriye'de yaşanan iç savaş sonrası seferleri durdurulan tren vagonlarının arkasında bulunan evlerde yaşayan Karkamış halkı, İŞİD tarafından bir saldırı olasılığı konusunda endişe yaşarken, çocuklar ise olan bitenden habersiz vagonlar arasında oyun oynuyor. Karkamış ilçesindeki gar lojmanlarında yaşamlarını sürdüren Suriyeli ailelerin çocukları ise Cerablus'tan getirdikleri tavşan ve burada çoğalan yavrularıyla birlikte tren rayları arasında geziniyor.
FIRAT NEHRİ'NİN BATISI ÖZEL GÜVENLİK BÖLGESİ İLAN EDİLDİ
Gaziantep Valiliği'nden yapılan açıklamada, Gaziantep'in Nizip ilçesinde Karkamış sınırındaki Köprübatı Hutut Karakolu'nun sorumluluk alanında bulunan Ada bölgesi, 15 gün süre ile özel güvenlik bölgesi ilan edildi. Açıklamada, “2565 Sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu’nun 32/A Maddesi gereğince, Köprübatı Hutut Karakolu Fırat Nehri üzerindeki Ada Bölgesinde, 11 Aralık 2015 günü Saat 13.00’te başlayıp 25 Aralık 2015 günü Saat 13.00’de bitecek şekilde, 15 gün süre ile Valiliğimizce Özel Güvenlik Bölgesi ilan edilmesine karar verilmiştir. Buna göre 11 Aralık 2015-25 Aralık 2015 tarihlerinde Özel Güvenlik Bölgesi ilan edilen yerlerde her türlü araç ve insan giriş-çıkışının kontrolü, gerektiğinde yasaklanması ve gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması, İl Jandarma Komutanlığı ve İl Emniyet Müdürlüğünce yapılacaktır” ifadeleri yer aldı.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, "Fırat'ın batısına kimsenin geçişine izin vermeyeceğiz" açıklaması yapmış, açıklamanın ardından Fırat'ın batısında bulunan sınır hattında güvenlik tedbirleri alınmıştı. (İHA |  11 Aralık 2015 Cuma - 10:26 | Son Güncelleme : 11 12 2015 - 10:40)

4 Aralık 2015 Cuma

Taammüden (insan veya hayvan) öldüren caniler için "İDAM" cezasını kaldıranlar kahrolsun

ÖZGECAN DAVASINDA KARAR ÇIKTI... LÂKİN, ADALET AKİM KALDI, HAK YERİNİ BULMADI!..
MERSİN'in Tarsus İlçesi'nde bindiği minibüste tecavüz girişiminde bulunulup, direnince öldürülüp cesedi yakılan, üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın katil zanlıları minibüs şoförü Ahmet Suphi Altındöken ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl, babası Necmettin Altındöken ağırlaştırılmış müebbet, arkadaşı Fatih Gökçe ise ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bir kadın üyenin de bulunduğu mahkeme heyeti cezalarda hiç bir indirim uygulamadı ve karar salonda alkışlandı. Ailenin avukatları "kararı değerli buluyoruz" derken, 'tarihi' olarak nitelenen karar Özgecan'ın anne-babasının evlilik yıldönümüne denk geldi.
MUTLAKA İDAM EDİLMELERİ GEREKİRDİ
Özgecan Aslan'ın katil zanlısı 26 yaşındaki Ahmet Suphi Altındöken'in 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve cinsel saikle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma;,  50 yaşındaki Necmittin Altındöken ile 20 yaşındaki Fatih Gökçe'nin ise 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme' suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılandıkları davanın 3'üncü duruşması saat 09.00'da başladı.
KADINLAR ÖZGECAN İÇİN TOPLANDI
Davanın ilk duruşmasında olduğu gibi bu duruşmada da Tarsus Adliyesi, Özgecan davasının duruşması için kapatıldı. Bu davadan başka hiçbir duruşmanın görülmediği adliyede polis geniş güvenlik önlemi aldı. Adliyenin önündeki yol trafiğe kapatılırken, çevresinde polise ait 1 TOMA ve 1 zırhlı araç ile Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin 2 itfaiye aracı hazır bekletildi.
İçeride dava devam ederken, dışarıda çeşitli kadın örgütlerinden yaklaşık 300 kişi taşıdıkları dövizler, attıkları sloganlarla kadına yönelik şiddete tepki gösterdiler. Davanın ilk duruşmasında 'iktidara yakın oldukları' iddiasıyla diğer kadın örgütleri tarafından tepki gören Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), bu duruşma kalabalık gruptan ayrı durdu.
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın da aralarında bulunduğu kadınlar, 'İyi, hal, tahrik indirimlerine hayır pankartı' açarken, 'Kadınlara adalet, katillere ağırlaştırılmış müebbet', 'Erkeksen öfkeni yen' yazılı dövizler taşıdı. Burada birer açıklama yapan Meral Danış Beştaş, Akdeniz Belediyesi Başkan Yardımcısı HDP'li Yüksel Mutlu ile KADEM adına açıklama yapan Betül Yılmaz, kadına şiddete son verilmesini ve kadınları öldüren erkeklere 'iyi hali' ve 'tahrik' gibi çeşitli nedenlerle ceza indirimi uygulanmamasını istedi.
CANİLER (SANIKLAR) JANDARMA KORDONUNDA
İlk duruşmada Ahmet Suphi Altındöken'in "Fatih arabadan inerken kemerini sıkıp fermuarını çekti. Cinsel bir şey yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum ama yeltendiğini biliyorum" diye savunma yapmasının ardından Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanan ek iddianame ile 'Nitelikli cinsel saldırı' suçundan da yargılanmaya başlanan Fatih Gökçe ile birlikte Suphi Altındöken ve Necmittin Altındöken, bu duruşma mahkeme salonuna getirildi. Sanıkların bulunduğu bölümün arkasına jandarma kordonu oluşturuldu. Aileden Özgecan'ın amcası Yaşasın Aslan'ın katıldığı duruşmada aile ve sanık avukatları ile Adana, Mersin, Ankara, Gaziantep, Samsun, İstanbul, Muğla, Antalya ve Kırklareli Barosu'ndan avukatlar yer aldı. Duruşmada, Ahmet Suphi Altındöken'den boşanan eşi Neslihan'ın avukatı Ebru Çatıkkaş, davaya müdahil olmak istedi. Aile avukatları ise Çatıkkaş'ın sanığın eski eşinin avukatı olduğunu belirterek itiraz etti ve mahkeme heyeti itirazı kabul etti.
MAHKEME SAVCISI: İNDİRİM YAPILMASIN…
Duruşmada mahkeme savcısı Mehmet Dilan, geçen duruşmada verdiği mütalaasını tekrar ederek sanıklardan Ahmet Suphi Altındöken'in 'Nitelikli adam öldürme, cinsel amaçlı alıkoyma, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçlarından', arkadaşı Fatih Gökçe'nin 'Nitelikli adam öldürme ve nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs' suçlarından, babası Necmittin Altındöken'in 'Nitelikli adam öldürmeye iştirak' suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis ile cezalandırılmalarını, iyi hal indirimi uygulanmadan cezaların en üst sınırdan verilmesini talep etti. Daha sonra söz alan aile avukatlarından Sevim Küçük ise her 3 sanığın da ortak karar alarak ortak hakimiyet kurup Özgecan Aslan'ı birlikte öldürdüklerinin sanıkların anlatım ve dosya kapsamından anlaşıldığını, bu nedenle de cezanın en üst sınırdan verilmesini talep etti. Avukat Küçük, genç kızın genital bölgesinin tamamen yakıldığını, bu bölgenin bilerek yakıldığını ve bunun cinsel saldırıyı gizlemek için yaptıklarını kaydederek Fatih Gökçe'nin nitelik cinsel saldırı suçundan cezalandırılmasını istedi.
HİÇBİR İNDİRİM YAPILMADI
Kısa bir ara veren mahkeme heyeti, salona gelip kararı açıkladı. Mahkeme heyeti, her 3 sanığı da 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti ayrıca katil zanlısı Ahmet Suphi Altındöken'i  'bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve cinsel saikle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan 27 yıl, Fatih Gökçe'yi ise aynı gerekçe ile 24 yıl hapis cezasına çarptırdı. Heyet, sanıkların cezalarında indirim uygulamadı, karar avukatlar tarafından alkışlandı.
JANDARMANIN DİKKATİ SAYESİNDE YAKALANDILAR
Mersin'in Tarsus İlçesi'ndeki Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nde okuyan Özgecan Aslan, 11 Şubat 2015'te okuldan çıktıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. Bunun üzerine aile, polise kayıp başvurusunda bulundu. Özgecan ailesi ve  polis tarafından her yer de aranırken, Tarsus-Mersin-Adana arasında yolcu taşıyan 33 B 8756 plakalı minibüsün sürücüsü Ahmet Suphi Altındöken jandarma kontrol noktasında durarak otobana nasıl çıkacağını sordu. Askerler, minibüsün tarif ettikleri yol yerine ormanlık alana doğru gittiğini fark edince şüphelenip yol kenarında durdurarak arama yaptı.
Sürücünün babası Necmittin Altındöken ile Fatih Gökçe'nin de bulunduğu minibüste kan izine rastlandı. Ahmet Suphi Altındöken, kanın müşteri olarak minibüste kavga eden 2 yolcuya ait olduğunu söyledi. Gözaltına alınan 3 kişi, işlemlerinin arından serbest bırakıldı.
Jandarma, Özgecan Aslan'ın kayıp bilgisi üzerine minibüsü 12 Şubat'ta içinde Necmittin Altındöken ve Fatih Gökçe ile birlikte ele geçirildi. Minibüste detaylı arama yapan ekipler bir şapka buldu. Şapkanın gösterildiği Mehmet Aslan'ın 'Kızıma ait' demesi üzerine sorgulanan Necmittin Altındöken ve Fatih Gökçe, genç kızı bıçaklayarak öldürdüklerini, cesedini benzin dökerek yaktıklarını, ardından da Çamalan Köyü Alman Mezarlığı yakınındaki Cin Deresi yatağına attıklarını itiraf etti. Bir süre sonra Ahmet Suphi Altındöken de jandarma tarafından yakalandı. 13 Şubat sabahı şüphelilerin gösterdiği yerde genç kızın yanmış cesedi bulundu.
ÖZGECAN HAYATTAYKEN 2 ELİNİ KESMİŞ
Sorgusunda suçunu itiraf eden Suphi Altındöken, cinayeti en ince detayına kadar soğukkanlılıkla anlatarak, "Otobüste bulunan bıçağı sol kapı gözünden alıp boğazına, boynunun şah damarına doğru soktum. O panikle bir iki defa daha boğazına soktum çıkardım. Araçtan inip Fatih'e boğazını kestiğimi söyledim. Bu sırada bayandan harıltılı bir şekilde nefes alıp verme sesi ve öksürük sesi geliyordu. Fatih bu sesi duyunca 'Oğlum madem yaptın yüzünü cırmalamış, kızın tırnaklarına kimliğini bırakmış gibisin' dedi. 'Ne yapayım?' diye sordum o da bana 'Ellerini kes' dedi. Bu sırada Fatih aracının ön tamponuna koyduğum bıçağı alıp bana verdi ben de o panikle araca girdim. Bu sırada bayandan hala harıltılı bir ses geliyordu ve yaşıyordu. Bayanın iki elini de bileklerinden kestim" diye ifade verdi. Özgecan'ın amcası Yaşasın Aslan karar sonrası yaptığı açıklamada, "Bu karar en ağır ceza ama bizim yine vicdanımız rahat değil. Bugünden sonra sevgi ve barış istiyorsak bilgiye ve saygıya önem vermeliyiz. Çok geç kalmadan kayıtısz şartısz sevgi içinde kalmak dileğiyle avukatlarımıza devlet büyüklerimize halkımıza ailem adına sonsuz teşekkürler sunuyorum." dedi
BU CEZA, BUNDAN SONRAKİ KARARLARA ÖRNEK OLSUN VE MUTLAKA ARTIK: "İNSANLIK DÜŞMANLARINA İDAM CEZASI" TEKRAR GETİRİLSİN. 
Kararın açıklanmasının ardından Özgecan Aslan ailesinin avukatı Efkan Bolaç şöyle konuştu: "Neredeyse 40 yılın üzerinde bir süre içeride kalacaklar gibi görünüyor. İstediğimiz gibi bir karar çıktı. Kamuoyunun baskısı, örnek olacak bir karar olması isteği bu sonucu getirdi. Dosyada son söz söylenirken amcası bir şey söylemişti 'Bir ceza istiyorum' diye. Bu ceza bundan sonraki bütün kadın cinayetlerinde örnek olur diye düşünüyoruz. İndirimsiz, 'çok seviyordu ağır tahrik altındaydı' gibi örneklemelerin olmayacağı bir süreç olsun istiyoruz. Umarız bundan sonra bu karar bütün ülkede emsal teşkil eder.