30 Kasım 2015 Pazartesi

Rus kalleşliği "Türk-Azerbaycan" kardeşiliği ile aşıldı. Azerbaycan Türk Tır'larına kapıyı açtı,

Dost ve Kardeş Azerbaycan kapıları açtı, Rus oyunu bozuldu; Büyük avantaj ortaya çıktı
Rusya Federasyonu'nun, Orta Asya'ya geçiş ve ülkesine transit girişleri (düşürülen uçak meselesinden dolayı bir nevi ambargo koyarak) engelleme girişimine karşı; Ebedi dost ve öz kardeş Azerbaycan, menfur oyunu bozdu. Türkiye plakalı araçlar, Azerbaycan, Hazar Denizi ve Türkmenistan koridorunu kullanacak. Mesafe olarak da daha kısa olan Hazar geçişinin kalıcı hale gelmesi gündemde. Rusya tarafından geçişi engellenen Orta Asya yolcusu Türk TIR'ları için Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'in talimatıyla kendi ülkesi üzerinden geçiş imkânı ve kolaylığı sağlandı. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın Uluslararası Nakliyeciler Derneği'ne (UND) ilettiği bilgilendirmeye göre; Rusya üzerinden KazakistanKırgızistan ve Tacikistan transit geçiş yapmak isteyen Türkiye plakalı araçlar, Hazar Koridoru'nu kullanacak. Uçak düşürme olayının ardından  Moskovayönetiminin yaptığı engelleme nedeniyle Türkiye plakalı TIR'lar, günlerdir  Gürcistan'dan Rusya'ya geçiş yapamıyor.
ALİYEV, TALİMAT VERDİ
Yeni Şafak'ın haberine göre Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Azerbaycan'daki temasları sırasında taşımalarla ilgili mevcut durumu Azeri mevkidaşı Elmar Memmedyarov'un dikkatine sunduğu bildirildi. Bakan Memmedyarov'un konuyu Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'e ilettiği belirtildi. Talebi olumlu karşılayan Aliyev'in Türk TIR'larının geçişi için her türlü kolaylığın gösterilmesi talimatını verdiği ifade edildi. Talimatın ardından masaya oturan iki ülke yetkililerinin; güzergâhı kullanacak Türk şoförlerinden vize itası ve geçiş belgesi olmasa da ceza alınmaması üzerinde mutabakat sağladığı kaydedildi.
'ZOR DÖNEMDE YANIMIZDA OLDU'
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Azeybaycan güzergâhının şu ana kadar karayolu geçiş ücreti ve Hazar'daki yüksek maliyetler nedeniyle pek kullanılmadığını söyledi. Aliyev'in talimatını hatırlatan Şener, "Tam da bu güzergâhın kolaylaşmasını beklediğimiz bir dönemde Rusya krizi yaşandı ve Azerbaycan, mağdur olan araçlarımıza sahip çıktı" şeklinde konuştu. Bu kararı veren Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e teşekkür eden UND Başkanı Şener, "Orta Asya Kafkaslar ve Türkiye'yi birbirine bağlayacak bu güzergâhın kalıcı olmasını istiyoruz" talebini de dile getirdi.
Ro-Ro da liman da kârlı çıkacak
"Çağrılarımıza karşılık verilirse Ro-Ro da, liman da bundan karlı çıkacaktır" diyen Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eylül ayında UND ile görüşen Türkmenistan Devlet Başkanı Sayın Gurbanguli Berdimuhammedov gemi fiyatında indirim yapma sözü verdi. Azerbeycan Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev de transit geçişlerin kolaylaştırılması talimatını verdi ve bunun için Ekonomi Bakanı başkanlığında bir komite kuruldu. Azerbaycan tarafından da gemi fiyatında ve özellikle liman fiyatında yüzde 50 indirim bekliyoruz." Orta Asya'ya yılda; 45 bin araç geçişi İran, 6 bin araç Rusya 5 bin araç da Azerbaycan ve Hazar Denizi koridoru üzerinden ulaşıyor. Türkiye'nin daha çok kullanmak istediği Hazar koridorunun yıllık 25 bin araçlık geçiş kapasitesi bulunuyor.
HAZAR KORİDORU MESAFESİ DAHA KISA
Gürcistan'da günlerdir bekleyen Türk TIR'larının önceki geceden itibaren Hazar Koridoru'nu kullanmaya başladığının bilgisini veren Şener, "Araçlar şu anda Azerbeycan'ın transit geçişi açması ile Hazar üzerinden Kazakistan ve Kırgızistan'a doğru yola çıktı. Gürcistan'da bekleyen araç sayısı 30'a geriledi" ifadelerini kullandı. Bakü üzerinden Türkmenbaşı (Türkmenistan) ve Aktau (Kazakistan) limanlarına doğru seferlerin başladığını aktaran Şener, "Bu güzergahın mesafesi çok daha kısa. Güzergah kalıcı olursa Azerbaycan ekonomisine de fayda sağlayacak" değerlendirmesinde bulundu.
İNDİRİM SAĞLANIRSA GEÇİŞ SAYISI 25 BİNİ BULUR
Hazar güzergahının daha aktif kullanılabilmesi için transit geçişlerde alınan 465 dolarlık ücretin kaldırılmasını talep eden Şener, Ro-Ro taşımalarını pahalı hale getiren seferlik 15 bin dolar liman masrafının da indirilmesini istedi. Şener, bu kolaylıkların sağlanması halinde yıllık 5 bin olan Hazar geçiş sayısının 25 bini bulabileceğini söyledi.

20 Kasım 2015 Cuma

Suriye'de Bayırbucak Türkmenleri ateş altında...

ÖZ KARDEŞLERİMİZ; SURİYE TÜRKMENLERİ HAİN ATEŞ, KALLEŞÇE ZULÜM, İŞKENCE VE BASKI ALTINDA
Bayırbucak Türkmen köyü, cinnet getiren insanlık düşmanlarının ihanetine maruz. Türkmen kardeşlerimiz karadan ve havadan saldırıya uğradı. Türkiye, neden ve niçin "hain saldırıya" müdahale etmiyor?.. 
HATAY'ın Yayladağı İlçesi'nin karşısındaki Suriye'nin Bayırbucak Türkmenleri bölgesine dün; Suriye Devlet Başkanı eli kanlı Beşşar Esad'a bağlı birliklerin karadan, Rusya'nın ise havadan ve denizden düzenlediği “Türkmen Bölgesini hedef alan” saldırılar bölgede büyük bir tedirginlik, korku ve bombardımanlar sonucu oluşan yıkım yarattı.
SALDIRILARIN BİLİNEN İLK BİLÂNÇOSU
Saldırıların bilinen ilk bilançosu ise Hatay'a getirilen 4 yaralı Türkmen'den 1'inin hayatını kaybetmesi oldu. Dün gerçekleşen saldırıda patlama sesleri Yayladağı İlçesi'nden de duyulurken Rusya'nın saldırılar sırasında, Akdeniz açıklarında demirlemiş gemilerinden de çok sayıda atış yaptığı bildiriliyor. Saldırıda çok sayıda Türkmen'in yaralandığı belirtilirken, 3 yaralının Mustafa Kemal Üniversitesi sağlık ve Uygulama Araştırma Hastanesi'nde tedavisi sürüyor. Esad güçlerinin kontrolündeki Yayladağ sınırımızla komşu olan Lazkiye'nin Bayırbucak bölgesine hâkim tepeleri de rejim güçlerinin kontrolü altına aldığı belirtiliyor.
ESAT GÜÇLERİ MEVZİ KAZANIYOR
Bu takdirde Esad güçlerinin mevzi kazanmış olacağına dikkat çekiliyor. Daha önce de zaman zaman PYD ve Özgür Suriye güçleri aynı bölgeyi kontrol altına alarak denize bir kapı açmaya çalışmış, bu nedenle muhaliflerle rejim güçleri arasında çatışmalar yaşanmıştı. Sınırımızdaki Yayladağ halkı, bu sıcak gelişmelerde kullanılan silahların kendilerine zarar vereceği endişesini  taşıyor.
20 BİN TÜRKMEN ÇADIR KENTLERE SIĞINDI
Suriyeli yerel kaynaklar, Bayırbucak Türkmenleri bölgesine 3 gün önce başlayan saldırılarda çok sayıda Türkmen’in hayatını kaybettiğini, çok sayıda yaralı bulunduğunu bildiriyor. Saldırılar nedeniyle 18 Türkmen köyünün boşaltıldığı ayrıca can güvenliği nedeniyle binlerce kişinin Yayladağı İlçesi’nin karşısındaki Lazkiye’nin Yamada Köyü’nde bulunan çadır kentlere sığındığı, çok acil gıda ve çadıra ihtiyaçları olduğu belirtiliyor.
İDLİB’E HAVA SALDIRI DÜZENLENDİ
Öte yandan Esad’a bağlı uçaklar bugün de İdlib’in muhaliflerin kontrolündeki Albara ve Mart Alnoaman köylerine hava saldırısı düzenledi. Saldırıda çok sayıda sivilin hayatını kaybettiği kaydedildi. (Ankara: Ulusal Haber & Ulusal Ajans) 

14 Kasım 2015 Cumartesi

PARİS YANIYOR!.. Anarşi, terör ve tedhişe yardım ve yataklık yapan "insanlık düşmanları" kahrolsun

PARİS KAN AĞLIYOR, ÖLÜM KOL GEZİYOR, ÜLKE PANİK, VAHŞET VE DEHŞET İÇİNDE!..
Vahşi batı icadı IŞİD, kanlı saldırıyı resmen üstlendi
Terör örgütü IŞİD, Fransa'da en az 128 kişinin hayatını kaybettiği, 250'den fazla kişinin yaralandığı eş zamanlı saldırıları resmen üstlendi. Silahlı radikal ve ırkçı grupları takip eden SITE Intelligence,  Paris'teki saldırıları IŞİD'in üstlendiğini belirten bir açıklama yayımladı. IŞİD’in açıklamasında saldırıların özenle planlandığı belirtildi. “Patlayıcı kemerler takan ve suikast tüfekleri taşıyan sekiz kardeşimiz Haçlı Fransa’ya mübarek saldırıları gerçekleştirdi” ifadeleri kullanıldı. IŞİD, bir militanın bombalamalar sürdüğü sürece Fransa'nın barış içinde yaşamayacağını söylediği bir video yayınladı. Videonun ne zaman çekildiği hakkında bir bilgi verilmedi. 
IŞİD'in yayınladığı videoda Suriye'ye seyahat edemeyen müslümanların Fransa'da saldırılar gerçekleştirmeleri çağrısı yapılıyor. Etrafında diğer teröristlerin de bulunduğu  Arapça konuşan sakallı militan, "Bombalamaya devam ettiğiniz sürece barış içinde yaşayamayacaksınız. Markete gitmeye bile korkacaksınız." diye tehdit etti. (Reuters)
SALDIRILAR İÇİN "MUCİZE" DEDİLER
İngiliz Channel 4 muhabiri Jon Snow, IŞİD'in resmi medya organı Al-Hayat Medya Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre terör örgütünün Paris saldırılarını üstlendiğini belirtti.  Örgütün Paris'te en az 128 kişinin hayatını kaybettiği saldırılar için "mucize" dediği açıklandı.
Paris katliamını kimin yaptığı ortaya çıktı
Paris'te düzenlenen bombalı ve silahlı saldırıları IŞİD terör örgütü üstlendi. Paris'teki saldırıları IŞİD üstlendi. IŞİD'e yakın sitelerden yapılan açıklamada saldırıların 'Avrupa'nın 11 Eylül'ü' olduğu ifade edildi.Fransa'daki terör saldırıları sonucu IŞİDbağlantılı sosyal medya hesaplarından zafer paylaşımları yapıldı.
NEDEN HEDEF FRANSA
Fransa IŞİD'e karşı NATO destekli yapılan hava operasyonuna en büyük desteği veren ülkelerden biri. Hava operasyonları sırasında IŞİD çok ciddi kayıp verdi. Aynı zamandaAntalya'da yapılacak zirve IŞİD'in geleceği için çok önemli. Çünkü buradan çıkacak kararIŞİD'in geleceğini belirleyecek. Kararı verecek ayrı kutuplar ise dünya tarihinde belki de ilk kez aynı fikirde. Amerika da, Rusya da, AB de, Çin de IŞİD teröründen kurtulmak istiyor. Tüm ayrı kutupları bir araya getiren İŞID, bunun farkında. Bu nedenle tüm dünyaya beniSuriye'de vursanız da, ben ülkenizde sizi vururum mesajı vermek istiyor.
ÖLÜ SAYISI YÜKSELİYOR
Paris’te eşzamanlı 6 silahlı ve 3 bombalı saldırı gerçekleşti. Makineli tüfekli saldırganların  Suriye ile ilgili sloganlar attığı belirtildi. Saldırılardan sonra Fransa’da olağanüstü hal ilan edildi. Sınırların kapatıldığı açıklandı. Fransız polisi saldırıda ölenlerin sayısını 128 olarak açıklarken haber ajansları sayının 140 olduğunu CNN ise ölü sayısının 153 olduğunu duyurdu. AFP, yaralı 200 kişiden 80'inin durumunun ciddi olduğunu bildirdi.
Fransa'da korkunç saldırılar: Çok sayıda ölü ve yaralı var
Fransa'nın başkenti Paris, eş zamanlı gerçekleştirilen silahlı ve bombalı saldırılarla kana bulandı. Dünyayı şoke eden ve Fransa'da sınırların kapatılıp olağanüstü hâl ilan edilmesine yol açan terör saldırılarında en az 140 kişi hayatını kaybetti. CNN International, can kaybını 153 olarak duyurdu. AFP, yaralı 200 kişiden 80'inin durumunun ciddi olduğunu bildirdi. Dünyanın dört bir yanından gelen mesajlarda, Paris'teki terör saldırıları kınanıyor. Paris'te Altı noktaya düzenlenen hain saldırılardan en kanlısı, Paris'teki bir rock konseri sırasında gerçekleşti.
Yaklaşık 1500 kişinin olduğu Bataclan konser salonuna saldıran silahlı kişiler; önce el bombaları attı, ardından da içeri girerek yüzlerce kişiyi rehin aldı. Üzerlerinde patlayıcı düzenekler olan saldırganlar, rehin aldıkları kişilerden birçoğunu öldürürken; onlarca kişi de terörle mücadele ekiplerinin düzenlediği operasyonla kurtarıldı.
Paris'te kanlı saldırılar: Çok sayıda ölü ve yaralı var
Fransa'nın başkenti Paris, eş zamanlı gerçekleştirilen silahlı ve bombalı kanlı, hain ve vahşi saldırılarla kana bulandı. Bütün Dünyayı şoke eden ve Fransa'da sınırların kapatılıp olağanüstü hâl ilan edilmesine yol açan terör saldırılarında en az 140 kişi hayatını kaybetti. (CNN International, 14 Kasım 2015 Cumartesi günü 'sabah erken saatlerde' can kaybını 153 olarak duyurdu.
Fransa'da olağanüstü hal ilan edildi
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'ın açıklamasına göre Fransa'daki saldırıların ardından ülke genelinde olağanüstü hal ilan edildi. Bütün sınırlar kapatıldı. Bu durum Fransa'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez oluyor. FRANSA Cumhurbaşkanı Francois Hollande, Paris’teki terör saldırılarının ardından saldırıyı düzenleyenlerin kaçmaması ve başka teröristlerin girmemesi için Fransa sınırlarını kapattı. Hollande, tüm Fransa’da olağanüstü hal ilan edildiğini açıkladı. 
Paris’teki terör saldırılarının ardından açıklama yapan Fransa cumhurbaşkanı François Hollande, teröristlerin Fransa’dan çıkamaması, yeni teröristlerin Fransa’ya girmemesi için sınırlarının kapatıldığını ve tüm Fransa’da olağanüstü hal ilan edildiğini açıkladı. Fransız ordusunun stratejik bölgelerde konuşlandırıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Hollande, şu andan itibaren Fransa’nın tüm imkanları seferber ettiğini bildirdi. Fransa'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra  ilk kez olağanüstü hal edildi.
Bakanlar kurulu oğanüstü hal ilanını onayladı
Fransa'da bakanlar kurulu, Paris'i sarsan terör saldırılarının ardından bugün Elysee Sarayı'nda olağanüstü toplandı. Cumhurbaşkanı François Hollande'ın, ülkede olağanüstü hal ilan etmesi  ve sınırlarının kapatılmasına karar vermesinin ardından yapılan toplantıda  terörle mücadelede ivedilikle alınacak önlemler masaya yatırıldı. Elysee Sarayı'ndan yapılan açıklamaya göre, bakanlar kurulu  Hollande'ın açıkladığı olağanüstü hal ilanını onayladı. Alınan önlemler çerçevesinde ilk etapta 1500 ilave askerin güvenliğin  sağlanması için görevlendirilmesi kararlaştırıldı. 
Sınırların kapatılma kararı ile birlikte hafta sonu planlanan okul  gezileri iptal edildi. 
Okul ve üniversite binaları yarın kapalı kalırken, konserler ve diğer  gösteriler ertelendi. Yine alınan önlemler çerçevesinde tehlikeli ve tehdit  olarak görülen kişiler, doğrudan mahkemeye çağrılabilecek. Yarınki toplantı ve gösteriler güvenlik önlemleri çerçevesinde  ertelenirken, şüpheli kişilerin evleri mahkeme kararı olmaksızın polis tarafından  aranabilecek. 
Savcılık: 120 ölü 
Başkenti kana bulayan iki ayrı silahlı ve  üç ayrı bombalı saldırıda  savcının açıklamasına göre en az 120 kişi hayatını kaybetti. Polis kaynakları ise  100'ü konser salonunda 142 kişinin öldürüldüğünü bildirmişti. Yaralı sayısı ile  ilgili  çelişkili bilgiler olmakla birlikte, en az 60 kişinin hastanelerde tedavi  altında olduğu belirtiliyor. 
Stade de France'daki üç saldırıdan ikisinin intihar saldırısı olarak  gerçekleştiği ve saldırıyı düzenleyen iki kişinin üzerlerindeki bombaları  patlattıkları  bildirildi. Yine polisin, Bataclan konser salonunda rehineleri kurtarmak için  yaptığı operasyonda üç terörist öldürüldü. Bu arada, siyasi partiler bölge seçimleri öncesi başlattıkları seçim  kampanyalarına ara verdiler. Paris'i sarsan saldırılarda, Stade de France'da üç bombalı saldırının  dışında 11, bölgedeki Bataclan konser salonu ve 10. Bölgedeki bir restorant  silahlı saldırganlar tarafından taranmıştı.
Paris'te mülteci kampı ateşe verildi
Paris'te yaşanan kanlı saldırılar sonrası bir saldırı da Paris'teki mülteci kampına düzenlendi. Paris'in kuzeyinde Calais bölgesinde bir mülteci kampının ateşe verildiği açıklandı. Ayrıca mültecilerin kaldığı bu bölgeden silah seslerinin de geldiği aktarıldı.
'Paris'in ortasında savaş'
Paris'i sarsan kanlı terör saldırılarının ardından başkent belediyesi kent ile ilgili bir dizi önemli karar aldı. Savcılık kaynaklarına göre ilk belirlemelere göre 120'den fazla  kişinin hayatını kaybetmesine yol açan eş zamanlı terör saldırlarının ardından  belediye, başkentteki okulların dışında müze, kütüphane, yüzme havuzu,  spor  salonları ve halk pazarlarının açılmamasını kararlaştırdı. 
Kanlı baskın Fransız gazetelerinde böyle görüldü;
Fransa'daki yerel ve bölgesel gazeteler, bugünkü manşetlerini terörist  saldırıya ayırırken, "Paris savaşta" başlığını ön plana çıkardılar. Sol eğilimli Liberation "Paris'te katliam" başlığı ile çıkarken, sağ  eğilimli Le Figaro, "Paris'in ortasında savaş" başlığını tercih etti. Le Parisen gazetesi ise başkenti kana bulayan terörist saldırı ile  "Paris'te korku dolu gece" yaşandığını yazdı. 
Bu arada ana muhalefetteki Cumhuriyetçiler Partisi Lideri Nicolas  Sarkozy yaptığı açıklama ile hükümetin, olağanüstü hal ve sınırların kapatılması  uygulamasına tam destek verdiğini bildirdi. Cumhurbaşkanı François Hollande, bugün Elysee Sarayı'nda Savunma  Konseyi'ni toplayacak. 
Paris'i kana bulayan terör saldırılarda en fazla kayıp ilk  belirlemelere göre 100'e yakın kişinin öldüğü Bataclan konser salonunda yaşandı.  Polis, konser salonu içindekileri rehin alan üç teröristi operasyon düzenleyerek ölü ele geçirdi. Stade de France bölgesinde ise Fransa-Almanya futbol maçı oynandığı  sırada iki terörist, üstlerindeki bombaları patlatarak can verirken, saldırılarda  en az 5 kişinin öldüğü bildirildi. 
10. bölgedeki Bichat sokağındaki saldırıda, en az 18, 11. bölgedeki  Charonne sokağındaki saldırıda ise yine en az 11 kişinin hayatını kaybettiği  belirtildi. Saldırılarda hayatını kaybedenler ile yaralıların sayısı hakkında  henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
Sosyal medyada Paris için kampanya başlatıldı
Fransa’nın başkenti Paris’te akşam saatlerinde meydana gelen 7 ayrı yerdeki terör saldırıları için sosyal medyada kampanya başlatıldı. Terör saldırılarında hayatını kaybedenler twitterda #Prayforparis etiketiyle anılırken, Facebook dünya çapında Paris’te bulunan ve kendisinden haber alınamayan için bir network oluşturdu.
Facebook, terör saldırılarında olay yerinde sağ kurtulmayı başarabilenlerin ailelerini ve arkadaşlarını haberdar edebilmesi için bir haberleşme ağı oluşturuldu.  Facebook Güvenlik Durumu Kontrolü (Facebook Safety Check) adı altında oluşturulan network, en az 120 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırılarından sağ kurtulanların birbiriyle haberleşmesini sağlıyor. Saldırı anında bölgede bulunanların Facebook üzerinden işaretleyebildiği yer bildirimi ile sağ olduklarının anlaşılabildiği uygulama, yakınları için endişelenenlere kolaylık sağlıyor. Facebook yetkilisi yaptığı açıklamada "Paris’te gerçekleşen olay sonucunda şok olduk ve oldukça üzgünüz. İletişim bu tür durumlarda aileler ve arkadaşlar için oldukça kritik bir durum" ifadelerini kullandı. Paris’teki olayların ardından ülke çapında vatandaşlar arasında da bir dayanışma gözlemleniyor. Ülkede toplu taşıma araçları patlamaların ardından çalışmazken, taksiciler ise taksimetre açmıyor. Paris’te Eyfel Kulesinin bulunduğu meydan olan Cumhuriyet Meydanı civarında ise vatandaşlar dışarıda yardıma ihtiyacı olanları ve sokakta kalanları evlerinde ağırlamak için sosyal medya üzerinden haberleşiyor. 

7 Kasım 2015 Cumartesi

İHANET Mİ? HIYANET Mİ? GAFLET Mİ? DALALET Mİ? José Mujika gerçekleri ve CHP‏

Müthiş Bir İroni: "JOSÉ MUJIKA VE CHP’NİN SÖZDE ERMENİ SOYKIRIM İKİLEMİ!.."
Ermeni Soykırım iddiaları konusunda bir yandan parti tüzüğünüze,
“Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Sözde Ermeni Soykırımı iddiası ile ülkemizin haksız  ön yargılarla suçlanmasına karşı bu güne kadar Partimiz öncülüğünde sürdürülen kararlı duruşa sahip çıkmaya devam edecektir” 
diye   yazacaksınız diğer yandan;
“Ermeni Soykırım iddialarını ilk onaylayan (1965) ülke[ 1] Uruguay’daki Ermeni soykırım anıtını (24 Nisan 2010) bizzat açan [2] ve ayrıca Soykırım 100. Yıl Komitesi’nin onursal üyeliğini kabul eden (Ocak 2015) [3] Uruguay eski devlet başkanı José Mujika’yı bu gerçekleri halktan saklayarak Genel Başkan himayesinde konuk edip, “Saraysız Başkan/En fakir başkan” edebiyatıyla günlerce kent kent dolaştırarak” söyleşiler düzenleyeceksiniz. [Milli şuur, onur ve gururdan yoksun bir takım akıl fukarası cahil medya organları da, bu müthiş ironi ve çelişkiyi; Sanki çok ilginç bir habermiş gibi verecekler...]
EŞİ GÖRÜLMEMİŞ BİR ÇELİŞKİ, GAFLET, DALALET VE SİYASİ SKANDAL !..
Bu durum ülkemizin dış politika  tarihinde eşi görülmemiş bir çelişki (gaflet, dalalet, akıl tutulması ve garip bir şaşkınlığın içine düşmüş) olmanın ötesinde korkunç bir siyasi skandaldır.   
“Saraysız Başkan”
Bilindiği gibi (hakkında yapılan maksatlı yayınlara göre) son derece mütevazi yaşamı ile tanınan Uruguay eski devlet başkanı José Mujika  1 Kasım Genel Seçimi’nden 2 gün önce CHP’nin konuğu olarak [4] ülkemize gelmiş  İstanbul,  İzmir ve Eskişehir’de düzenlenen söyleşilere ve “Saraysız Başkan” isimli kitabın tanıtımına katıldıktan sonra 6 Kasım günü geri döndüğü İstanbul’da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile sabah kahvaltısında buluşarak görüşmüşlerdir [5-8].
“En Fakir Başkan”
José Mujika’nın seçime 2 gün kala İstanbul’a getirilip tahsis edilen kendi  otomobilinin benzeri 1973 model mavi bir ww otomobil  ile kentte dolaştırılıp “Saraysız Başkan”, “En Fakir Başkan” solaganlarıyla halkın ve basın karşına çıkarılması hiç şüphesiz bizim Cumhurbaşkanlığı sarayının ihtişam ve gösterişine gönderme yapan propaganda amaçlı etkinliklerdir. Gerçi bu propagandanın da CHP ye bir şey kazandırmadığı 1 Kasım akşamı belli olmuştur. Siyasal bir  partinin propaganda amaçlı böyle bir etkinlik düzenlemesi son derece normaldir.
NORMAL OLMAYAN ETKİNLİKLER
Normal olmayan  bu etkinliklerin öznesi olan Uruguay eski devlet başkanının, gerçekte Sözde Ermeni Soykırımı iddialarının güçlü bir savunucusu olduğunun, ne CHP Genel Başkanlığı, ne kendisini konuk eden CHP’li belediyeler, ne de basın ve  diğer siyasiler tarafından (bilerek veya farkında olmaksızın oyuna gelip gaflete düşerek) her ne hikmetse sorgulanmamasıdır. [Oysa, her fırsatta ve her vesileyle Cumhuriyetin kurucusu olduğunu iddia eden ve ileri süren, tarihi Halk Partisi'nin böyle bir oyuna gelmesi ya da tuzağa düşmesi anlaşılabilir, açıklanabilir veya kesinlikle affedilir değildir!.]
"Ermeni Soykırını 100. Komitesi" onursal üyesi olan José Mojika!..
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'nin, 2010 yılında Devlet Başkanı iken Montevideo'da Ermeni Soykırım Anıtın  açan ve halen "Ermeni Soykırını 100. Komitesi" onursal üyesi olan José Mojika'yı bu gerçekleri görmezden gelip Genel Başkan himayesin'de 10 gün boyunca konuk ederek İstanbul, İzmir ve Eskişehir'de konferanslar verdirmesi, [tam bir rezillik, kepazelik ve tarihi Cumhuriyet Halk Partisi yönünden köklerine, kuruluş ilkelerine, Mustafa Kemal Atatürk ve Altı Ok'a ihanettir] Türkiye'yi soykırımla suçlayanların ekmeğine yağ sürmüş ve CHP soykırım  yalanı kabullenmiş duruma düşürülmüştür. Daha da vahimi CHP parti programında yazılı olup, Genel Başkan ve MYK-PM üyeleri ile Milletvekilleri ve Belediye Başkanları olmak üzere tüm CHP lilerin riayet etme zorunluluğu bulunan "Sözde Ermeni Soykırımı" hakkındaki program ilkelerinin ayaklar altına alınmış olmasıdır.
TÜRKLERİN ERMENİLERE SOYKIRIM UYGULADIĞINI İDDİA EDEN BİR YALANCI, İFTİRACI VE CAHİL BİR MÜFTERİ
Diğer taraftan Türkler’in Ermeniler’e soykırım uyguladığını iddia eden/savunan  José Mujika’nın, bu iddiaların hedefi olan ülkenin Ermeni Soykırım İddiaları konusunda kendisinden farklı bir bakış açına sahip olduğunu programına yazmış olan CHP’nin davetini kabul etmesi de doğal olarak  dikkat çeken bir durum, ortaya çıkan sonuç bu günkü CHP yönetimiyle  gerçekte görüş farkı olmadığını işaret etse de…
100.Yıl Soykrım Komitesi üyeliği
José Mujika Ermeni Soykırımının 100. Yıl dönümüne yönlik etkinliklerin organizasyonuna ilişkin olarak kurulan 100.Yıl Soykrım Komitesi üyeliğini önermek için kendisini  ziyaret eden Ermeni toplumu toplumsal ve dini kuruluş temsilcilerini kabulu sırasında öneriyi kabul etmiş ve bu sırada yaptığı konuşmada; 
"Ermeni Soykırımının tanınması gerçekliğinden gururlu olduğunu anımsatarak" 
bu suçu tanımayan ülkelere ilişkin olarak şunları söylemişti [3];
“Ermeni Soykırımının tanınması zavallı insanlığın çözülmemiş sorunlarından biridir. Sorun ilgili ülkeler tarafından çözülebilirdi. Bununla birlikte en azından Türkiye tarihinin karanlık sayfalarıyla yüzleşebilir ve işlediği vahşet suçunu kabul ederek bu sorunu çözebilir”.
“yetmez ama evetçiler”
Mujika’nın peşin hükümlü sarfettiği bu sözler bize hiç yabancı olmayıp “yetmez ama evetçiler” in her yıl 24 Nisan’da tekrarladığı bir söylemdir. Oysa araştırmalar tam tersini yani Ermeni Soykırı’mının bir yalandan ibaret olduğunu belgelere dayalı olarak kanıtlanmaya devam etmektedir.  Mujika’nın bu sözleri aynı zamanda CHP programında [9] sözü edilen “suçlayıcı, keyfi söylemler”e çok iyi bir örnek oluşturmaktadır.
CHP programında da ifade edildiği gibi sorun,  Mujika’nın yaptığı gibi peşin hükümlü suçlamalarla değil,  1948’de BM Genel Kurulu’nda oybirliği ile kabul edilen  Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde  yapılan açık tanım çerçevesinde, konunun bağımsız tarihçiler tarafından, Türkiye, Ermenistan ve Rusya dâhil ilgili tüm ülke arşivlerine erişim olanakları kendilerine tanınarak, iddiaların gerçekçi ve doğru zeminde, önyargılara kapılmadan incelenerek  çözümlenebilir.
CHP'NİN ŞAŞKINLIĞI VEYA GAFLETİ Mİ?..
 CHP’nin bu günkü yönetiminin Mujika’nın bu görüşlerini ve Sözde  Soykırım İddiaları konusundaki misyonunu dikkate almadan  ülkemizde konuk etmesi, CHP programının diğer unsurlarının olduğu gibi Ermeni Soykırımına ilişkin ilkelerinin de göstermelik durumuma düşürüldüğünü kanıtlamaktadır.Tıpkı Laiklik ilkesinin olduğu gibi.
CHP ülkeye davet ettiği bir kişinin (saraysız) devlet başkanı bile olsa geçmişini her yönden araştırmak ve bir " soykırım yanlısı" olduğunu öğrendiğinde de bu gerçeği halkımızla paylaşmak durumundadır. Onlarca Uzman danışmanlarla çalışan CHP Genel Başkanlığının bu gerçeği bilmediğini söylemek safdillik olur. İzmir'liler Jose Mujika'nın gerçekte bir soykırım savunucusu olarak ülkesindeki Ermeni Soykırım anıtını bizzat açtığını  ve aynı zamanda "Soykırım 100.yıl komisyonu" üyesi olduğunu bilselerdi salonları yine doldururlar mıydı acaba? Doldursalar da en azından soykırım yalanı konusunda sorular sorar ona tarihsel gerçekleri açıklayan belgelerden söz ederler ve kesinlikle Başkan Mujika’nın eline Sayın Doğu Perinçek’in büyük mücadele sonunda  kazandığı AİHM kararının bir örneğini verenler olurdu.
Ülkemizin dış politika tarihinde onurlu bir geçmişe  sahip olan CHP ni ciddiyet ve sorumluluktan uzak böyle bir skandala maruz bırakanları şiddetle kınamak ve gerek ahlkımızı bilgilendirmedikleri, gerek Mujika’ya sözde Ermeni Soykırımına ilişkin görüşlerine en küçük bir itirazda bulunmadıkları ve  gerekse topluma sundukları parti programını ciddiye almadıkları için halkımızdan özür dilemelerini talep etmek hakkımızdır sanıyorum. 
(Kayhan Kantarlı, Emekli Öğretim Üyesi-İzmir)
***
Kaynaklar:
Uruguay Ermeni Soykırım İddiasını ilk onaylayan ülke (1965)
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2012/01/120126_uruguay_armenians_new.shtml   Montevideo’daki Ermeni soykırım anıtının Başkan Mujika tarafından açılması
Video;
http://agbu.org/news-item/uruguayan-president-marks-95th-anniversary-of-armenian-genocide-and-dedicates-new-khatchkar/   José Mujika Ocak 2015 de  Ermeni Topluluğu’nun “Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılı Komitesi” onursal üyeliğini kabul etti
Mujika CHP’nin konuğu olarak Türkiye’de
Mujika İstanbul’da
http://www.cnnturk.com/turkiye/eski-uruguay-devlet-baskani-jose-mujica-eskisehirde  Mujika Kılıçdaroğlu ile kahvaltıda  buluştu

2 Kasım 2015 Pazartesi

SÖZ NAMUSTUR. ŞİMDİ SIRA VERİLEN SÖZLERİN TUTULMASINDADIR!..

Asgari ücretli ve emekliler yaşadı!
Bir Kasım seçimleri ile Adalet ve Kalkınma Partisi (akp) tarafından garanti altına alınan "Tek parti iktidarı" seçim vaatlerinde "sadık, samimi ve dürüst davranılması halinde"  özellikle gençler, işsizler, dar ve sabit gelirli fakir, fukara, garip, guraba'ya fayda sağlayacak. Ak Parti seçimde 1300 TL asgari ücret, emekliye zam ve gençlere ücretsiz internet gibi vaatlerle öne çıktı.
Oylarını geçen seçime göre çok önemli oranda artırarak, yeniden tek parti hükümeti kurmaya hak kazanan Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak parti), özellikle gençler, işsizler, dar ve sabit gelirli; Açlık Sınırı ve Yoksulluk Sınırı (Asgari Geçim-Yaşam Standardı) altında "yokluk ve yoksullukla boğuşan" kesimlerle ilgili ekonomik destek vaatleriyle ilgi çekti ve oy topladı. 
Şimdi bu vaatlerini, tam, doğru ve "en dürüst, adil, onurlu ve sorumlu bir biçimde" yerine getirme zamanıdır. 
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı seçim beyannamesinde, 1300 TL asgari ücret, emekli maaşlarına makul zam, adaleti sağlama ve iyileştirme, gençlere iş ve ücretsiz internet gibi vaatler öne çıkıyordu.
Türkiye’de bir koalisyon hükümeti gündeme gelseydi, iktidara ortak olacak partilerin vaatlerinde bir orta nokta bulunması gerekecekti. Ancak Ak Parti’nin seçimde zafer kazanarak rahat biçimde tek parti iktidarı kuracak olması, başta asgari ücretliler ve emekliler olmak üzere gözleri yeni döneme çevirdi. AK Parti’nin ekonomik vaatlerinde öne çıkan maddeler şöyle: 
Asgari Ücret 1300 TL’ye yükseliyor
-Asgari ücret 1300 TL’ye çıkacak. Yapılan işin tehlike sınıfına göre asgari ücret.
-Kamuda çalışan taşeronlar, kamuda istihdam edilecek.
-Polislerin ek göstergeleri artırılacak.
-Genç çiftçilere proje karşılığı 30 bin lira destek.
-Yemde ve gübrede KDV kalkacak.
-Esnafın yıllık 8 bin liraya kadar olarak hesaplanan vergisi alınmayacak. 10 işçi çalıştırma zorunluluğu kalkacak.
-Esnafa 30 bin liraya kadar faizsiz kredi verilecek.
-TOKİ ile emeklilere ev olanağı sağlanacak. Emekliye ek 1200 TL verilecek.
-Çalışan Bağ-Kur’lular için sosyal güvenlik kesintisi kalkacak.
-Bütün emeklilere ayda 100, yılda 1200 lira ek zam yapılacak.
-Gençlere çeyiz hesabı açılacak.
-Gençlerin kısa film, ilk film, Kitap, dergi projelerine karşılıksız destek verilecek.
-Yurt için müracaat eden tüm gençlere barınma imkânı sağlanacak.
-Lise ve üniversiteli gençlere ücretsiz sağlık hizmeti verilecek.
-İlk kez iş bulan gençlerin bir yıllık maaşı devlet tarafından karşılanacak.
-Yeni iş kuran gençler 3 yıl gelir vergisi ödemeyecek.
-Kendi işini kurmak isteyen gençlere karşılıksız 50 bin lira destek, yetmezse 100 bin lira faizsiz kredi verilecek.
-Gençlere sınırsız ve ücretsiz internet imkânı sağlanacak.
Yerli oto tam gaz. Ak Parti, seçim öncesi sadece asgari ücretliler, emekliler ve gençlerle ilgili vaatlerde bulunmadı. Bunun yanı sıra; Büyük projelerle de seçmenin ufkuna seslendi. 
Vaat edilenler arasında yer alan bu projeler içinde öne çıkanlar, kısaca şöyle sıralandı: 
- Suruç Ovası Toprak Sulama Projesi 
Ilısu Barajı 
Mersin Akkuyu Nükleer Enerji Santrali 
Sinop Nükleer Enerji Santrali 
- Karapınar Enerji Bölgesi (güneş enerjisi) 
- Yerli Marka Otomobil 
- Savunma Sanayi Projeleri 
- Bölgesel Uçak projesi 
- Haberleşme Uydusu projesi 
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve  Kuzey Marmara Otoyolu 
- Üç Katlı Büyük İstanbul Projesi 
Avrasya Tüneli 
- Çanakkale Boğazı Köprü Projesi 
- Kanal İstanbul Projesi 
- Yüksek Hızlı Milli Tren Projesi 
- Hızlı Tren Projeleri 
- Milli Aşı Projesi - 5G Projesi - 73 yeni Adalet Sarayı - Demokrasi ve Özgürlükler Adası Projesi (Yassı Ada ve Sivri Ada)
***
YORUM, ELEŞTİRİ VE KATKI
Yüce Milletimize Teşekkürler...
1 Kasım akşamına kadar bizler derin kederler içindeydik.
Kutuplaşma şikayetlerinin iç savaş öngörüsüne yerini bıraktığı endişeli bir gidişat bizleri korkutmaktaydı.
Ekonomik kriz kapımızı çalmak üzere diye diken üzerinde duruyorduk.
Kürt siyasi hareketinin ülkemizi bölmeye çok fazla yaklaştığı endişesindeydik.
Suriye üzerinden devletimizin sıcak bir çatışmaya girmesi korkusunu yaşıyorduk.
vs. vs.
Ülkemizde güçlü ve istikrarlı bir hükümetin olmayışının tüm bu ihtimalleri kolaylaştıracağını hepimiz görmekteydik.
Seçim akşamı derin bir oh çektik... Milletimiz bu kritik dönemeçte üzerine düşeni yapmış ve inanılması güç hoş bir siyasi tabloyu ortaya çıkarmıştır.
Rabbimize ne kadar şükretsek, milletimize ne kadar teşekkür etsek azdır.
Milletimiz verdiği oylarla:
Ak Parti'nin 7 Haziran'dan sonra kendisini toparlayarak, milletimize verdiği güven verici mesajlar ışığında iktidar sorumluluğunu ona vermiştir.
Ak Parti'nin milletimize verdiği sözleri denetleyecek üç ayrı çizgideki siyasi partiye de murakabe görevini vermiştir.
Bu çerçevede:
MHP oy kaybetmiş ve milletvekili kaybetmiştir.
Zahiren bu oyları ve millet vekillerini Ak Parti kazanmıştır.
Ancak gerçekte kazanan devletimiz ve milletimizdir.
Devletin ve milletin kazancı karşısında bir partinin kaybı çok da önemli değildir.
Milletimiz en güzelini ve en doğrusunu yapmıştır.
Devletimizin ve milletimizin geleceğini belirsizlikten, çalkantıdan ve kaostan kurtarmıştır.
Milletimiz iktidarı millilik, yerlilik, islamilik ve ahlakilik vb. açıdan denetleme görevini MHP'ye vermiştir.
MHP kayıplarına üzülmekle birlikte devletimizin ve milletimizin kazancı karşısında sevinmeli ve 40 mebusla milletimizin kendine verdiği sorumluluğun kıymetini bilmelidir.
Milletimizin MHP'ye verdiği 40 milletvekili kaos dönemindeki 100 milletvekilinden daha kıymetlidir. 40'ı az görenler İslam ve millet tarihinden habersizdir. 40 yiğitle Çin sarayını basan bir milletin evlatlarıyız. İnananları 40 kişiye ulaşınca Kabe'de inanmayanların karşısına açıkça çıkan ve meydan okuyan altın neslin halefleriyiz.
MHP'nin 40 kişiyle iktidarı ortak değerler bakımından denetleme görevinin önemi daha 1 Kasım akşamı ortaya çıkmıştır. Çünkü Ak Parti daha gün bitmeden çözüm süreci devam edecek mesajını vermiştir.
Ak Parti yerlilik, millilik, islamilik ve ahlakilik vb. bakımından kendine olan yüksek özgüvenin ve her şeyi yapmaya gücüm yeter anlayışının zehirlemesiyle her zaman milletin çizdiği yoldan sapmaya eğimli bir partidir.
Türkiye'de bu kadar güçlü iktidarı denetleyecek mekanizmalar zayıflamıştır. Ancak her şeye rağmen sandığın denetleme gücünün yüksekliğini 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde gördük. Ak Parti 7 Haziran öncesinde yaptığı hataların milletimizi kendisinden soğuttuğunun farkına varmış ve 1 Kasım öncesinde pek çok konuda telafi mekanizmalarını işletmişti. Şimdi de sıra MHP'dedir. MHP bir an evvel kendisini sigaya çekmeli ve politikalarını milletin isteği doğrultusunda düzeltmelidir.
MHP'nin varlığı bile Ak Parti'yi demokratik, yerlilik, millilik, islamilik ve ahlakilik vb. açılardan yapacağı yanlışları frenlemeye yetecektir.
MHP'nin olmadığı bir siyasi yapıda Ak Parti'yi denetleyecek ve durduracak diğer mekanizmalar yetersiz kalacaktır.
Wikileaks belgelerinde "öngörülemez" ve "kestirilemez" olarak nitelenen Ak Parti liderliğinin savrulmaları önünde "sandık ve MHP alternatifi" şimdilik milletimizin elindeki demokratik tek seçenektir.
MHP bu ağır görev ve sorumluluğun farkına zaman geçmeden varmalı, kendi içinde kavga etmekten vazgeçmeli, birbirine kenetlenerek milletimizin ona verdiği yüksek görevin gereklerini yerine getirmeye çalışmalıdır.
Bu noktada: Yerlilik, millilik, islamilik ve ahlakilik vb. noktalarda Ak Parti'yi eleştirmeyi hak edecek bir üstünlüğe sahip olmalı ve kendisini bu açıdan reforme etmelidir.
Bir yandan kendisini yenilerken diğer yandan da aynı noktalarda Ak Parti'yi kritik etmeli ve onu 1 Kasım öncesinde millete verdiği sözlere uymaya icbar etmelidir.
Sonuç:
1 Kasım seçim sonuçlarını biz devletimiz, milletimiz ve demokrasimiz açısından son derece hayırlı görüyoruz.
Tek bir kayıtla...
Ak Parti'nin 1 Kasım öncesinde millete verdiği sözleri tutması kaydıyla.
Tutmazsa onu Selçuklu Coğrafyasında bitirecek bir MHP olması kaydıyla.
Devletimizin ve milletimizin bekası bakımından 1 Kasım'dan sonra daha ümitliyiz.
Allah devletimizi ve milletimizi korusun.
1 Kasım öncesinde millete verdiği sözleri tutma konusunda Ak Parti'ye, o konularda onları murakabe edecek üstünlüğe ulaşması için MHP'ye Allah yardım etsin. 
Yılmaz ŞENYÜZ ve Arkadaşları