21 Ağustos 2014 Perşembe

GÜNDEMİ SARSACAK 'KORKUNÇ' İDDİA: Türkiyenin Musul Konsolosluğundaki 49 personeli rehin alan IŞİD'in, fidye olarak Süleyman Şah Türbesi’ni istediği, hükümetin de bunu kabul ettiği ileri sürüldü

Gündemi sarsacak iddia!...
Türkiye Cumhuriyeti’nin Irak/Musul Konsolosluğu’nda görevli 49 personeli rehin alan (Irak Şam İslâm Devleti adlı, vahşi terör ve tedhiş örgütü) IŞİD'in, fidye olarak Süleyman Şah Türbesi’ni istediği, hükümetin de bunu kabul ettiği ileri sürülerek iddia edildi...
Irak Şam İslam Devleti IŞİD'in, Musul Konsolosluğu'nda rehin aldığı 49 personeli serbest bırakma karşılığında, Türkiye'nin yurtdışındaki tek toprağı olan 928 yıllık Süleyman Şah Türbesi'ni istediği ve hükümetin de kabul ettiği öne sürüldü.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ
Taraf'tan Hüseyin Özay'ın haberinde yer alan iddiaya göre, Kuzey Irak ve Suriye'de gerçekleştirdiği kanlı eylemlerle tüm dünyanın tepkisini çeken IŞİD, Ankara'yı köşeye sıkıştırdı. Yaklaşık iki buçuk ay önce Türkiye'nin Musul Konsolosluğu'ndaki 49 personeli rehin alan IŞİD, bunların serbest bırakılması karşılığında 928 yıllık Süleyman Şah Türbesi'ndeki Türk askerlerinin çekilmesini istedi. IŞİD militanları ile çatışmak istemeyen Ankara ise çekilme teklifini değerlendirmeye aldı. Ancak çekilme konusunun kamuoyuna nasıl açıklanacağı konusunda formül aranıyor. Başbakan Erdoğan, Mart ayında yaptığı açıklamada, IŞİD'in Süleyman Şah Türbesi'ne saldırması halinde ''gereğinin yapılacağını'' ifade etmişti.
AYNI EKİP, AYNI KADRO DENİLİYOR!..
Taraf'ta yer alan habere göre Ankara'daki İŞİD pazarlığının perde arkası şöyle:
IŞİD'in yeni talebiyle 49 elçilik personelinin rehin alınmasıyla ilgili kriz farklı bir boyut kazandı. Daha önce, rehineler karşılığında Türkiye'den para, silah talebinde bulunan IŞİD, bu kez gözünü, Türkiye'nin kendi sınırları dışındaki tek toprağı olan, Suriye'deki Süleyman Şah Türbesi'ne dikti.
Üç hafta süre verildi
Taraf'ın hükümet kaynaklarından edindiği bilgiye göre, Suriye'de hakimiyet sahasını genişleten IŞİD, 49 rehinenin serbest bırakılması karşılığında Suriye'nin Halep kentine bağlı Karakozak Köyü sınırları içinde yer alan Süleyman Şah Türbesi'nin üç hafta içinde boşaltılmasını istedi. IŞİD, boşaltılmaması halinde türbeye saldırıda bulunabileceklerini de belirtti.
Genelkurmay'a talimat
IŞİD ile bir çatışmak istemeyen AKP Hükümeti, Süleyman Şah Türbesi'nin boşaltılmasına yeşil ışık yaktı. Hükümet bu konudaki kararını Genelkurmay Başkanlığı'na iletti. Ancak bu talimat, Genelkurmay'a IŞİD'in talebi olarak aktarılmadı. Hükümet, IŞİD'in Süleyman Şah Türbesi'ne olası saldırı ihtimaline karşılık, türbenin boşaltılması gerektiğini Karargah'a iletti. Genelkurmay da, hükümetten gelen talimat üzerine, çekilme için bir ön hazırlık yaptı. Ancak çekilme işlemi henüz başlamadı. Kamuoyuna da, olası bir çatışmanın önlenmesi için boşaltıldığı yönünde mesaj verilecek.
Osman Gazi'nin dedesi yatıyor
Sahip çıkması gereken dava mahsur;
Başında bir emanetçi var!..
Ceberkalesi, Süleyman Şah Türbesi ve Süleyman Şah Saygı Karakolu'nun bulunduğu arazi, Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçası. Sözkonusu bölge Halep'te yer alıyor. Türbede, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi'nin dedesi ve Ertuğrul Gazi'nin babası olan Süleyman Şah'ın ve iki askerinin mezarları bulunuyor. 20. Zırhlı Tugayı 3. Hudut Alay Komutanlığı Hudut Taburuna bağlı askerler tarafından korunan türbe, Ankara Antlaşması ve Lozan Antlaşması gereğince Caber Kalesi ve türbe müştemilatı ile beraber Türkiye toprağı olarak kabul edildi. Türkiye bugüne kadar toprağını bayrağını çekerek ve muhafız bulundurarak korudu. 13 Mart 2014'te türbenin bulunduğu bölge IŞİD'in kontrolüne geçti. 20 Mart 2014'te IŞİD, YouTube üzerinden yayımladığı bildiride üç gün içinde boşaltılmadığı taktirde türbeyi yerlebir edecekleri tehdidinde bulundu. TSK bölgeye araç ve bordo bereli asker gönderdi.
Erdoğan, ''Gereği yapılacak'' demişti
Recep Tayyip Erdoğan, 25 Mart 2014'te Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik tehdit ile ilgili soruya şöyle cevap vermişti: ''Böyle bir yanlışlık olacak olursa gereği neyse yapılacaktır. Bu topraklar bizim toprağımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye'ye yapılmış bir saldırıdır.'' Erdoğan'ın halefi olarak gösterilen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise konu hakkında şunları söylemişti: ''Herkes bilir. Suriye rejimi de, alandaki bütün gruplar da bilmelidirler ki; Türkiye topraklarına herhangi bir şekilde söz konusu olabilecek bir yanlış yaklaşım veya müdahale, cevabını, mukabelesini görür ve oradaki Mehmetçiklerimizin güvenliği, bizim için 75 milyon vatandaşımızın güvenliğidir. O bakımdan her türlü tedbir alınmıştır. Şu anda durum orada stabildir, yani bir hareketlilik görülmüyor.''
REF: TARAF - ©DHA_ GAZETEPORT, www.gazeteport.com.tr, Güncelleme: 21.8.2014 10:23

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Eyyy dünya lideri! Yunan, adalarımıza el koydu haberin var mı? AKP, umursamazlığıyla vatan toprağını da böldü... Yunanistan işgal ettiği iki adamıza karakol kurdu!..

Eyyy dünya lideri! 
Yunan, adalarımıza el koydu haberin var mı?.. 
AKP, umursamazlığıyla vatan toprağını da böldü...
Yunanistan işgal ettiği iki adamıza karakol kurdu!..
DİKKAT!.."VATANA İHANET" SUÇU İŞLENİYOR!..
Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı, tek kurşun atmadan işgal ettiği adalarımızdaki askerlerini teftiş etti. Bunun fotoğraflarını da resmi internet sitesinde yayımlandı. Ül­ke­mi­zin Gü­ney­do­ğu­’sun­da dev­le­tin var­lı­ğı gi­de­rek aza­lır­ken, Ege De­ni­zi­’n­de ise Ka­nu­ni Sul­tan Sü­ley­man ve 4. Meh­met dö­ne­min­de fet­he­di­len, Ata­türk ve İnö­nü­’nün Lo­za­n’­da ver­me­di­ği 16 ada ve bir ka­ya­lı­ğı Yu­nan as­ker­le­ri tek kur­şun at­ma­dan, kolayca iş­gal et­ti.Di­di­m’­deki Bu­la­maç ve Eşek ada­la­rı­nın iş­ga­liy­le baş­la­yan ge­liş­me­le­ri, ada­la­rı­mız­la il­gi­li ça­lış­ma­la­rıy­la bi­li­nen Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı es­ki Ge­nel Sek­re­te­ri Al­bay Ümit Ya­lım, gelişmeleri SÖZ­CÜ­’ye bel­ge­ler­le şöy­le an­lat­tı:
As­ke­re emir ve­ril­mi­yor
 “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti, Tay­yip Er­do­ğa­n’­ın Baş­ba­kan­lık gö­re­vi sı­ra­sın­da Ba­tı’­dan bö­lü­ne­rek ta­ri­hi­nin ilk ve en bü­yük top­rak kay­bı­nı ya­şa­dı. 2004 yı­lı­nda Yu­nan Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’ne ait top­lam 16 ada ve 1 ka­ya­lı­ğı teker teker iş­gal et­ti. Er­do­ğan, TSK’ya iş­ga­lin ön­len­me­si için di­rek­ti­f ver­me­di­ği gi­bi, Yu­na­nis­ta­n’­a da ada­la­rın bo­şal­tıl­ma­sı için bir tek no­ta bi­le ve­ril­me­di. İş­ga­le ses­siz ka­lan Er­do­ğan ve AKP Hü­kü­me­ti, 17 Ara­lık 2004’te Av­ru­pa Bir­li­ği­’n­den mü­za­ke­re ta­ri­hi al­dı. Ya­ni mü­za­ke­re ta­ri­hi, 16 Türk ada­sı ve 1 ka­ya­lı­ğın kar­şı­lı­ğın­da alın­dı.
Pa­sa­port­la gi­di­yo­ruz
Yu­na­nis­ta­n’­a ale­nen ve­ri­len ada­lar ve ka­ya­lık­lar, 1936 yı­lın­da dö­ne­min İçiş­le­ri Ba­ka­nı Şük­rü Ka­ya ta­ra­fın­dan Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti­’nin en­van­te­ri­ne kay­det­ti­ril­miş­tir. İz­mir, Ay­dın ve Muğ­la il sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de bu­lu­nan bu ada­lar­da Yu­nan Bay­ra­ğı dal­ga­la­nı­yor, Yu­nan as­ker­le­ri do­la­şı­yor. İş­gal al­tın­da­ki ada­la­rı­mı­za pa­sa­port ile gi­ri­yo­ruz. Ada­la­rı­mı­zın çev­re­sin­de­ki ka­ra­su­la­rı­mız Yu­nan Sa­hil Gü­ven­lik Bot­la­rı ta­ra­fın­dan her­gün ih­lal edi­li­yor.
Bur­nu­mu­zun di­bin­de
Bu şahıslar Türk ka­ra­su­la­rı­nın 6 mil için­de bu­lu­nan ada­la­ra na­sıl gi­di­yor? Tür­ki­ye yol ge­çen ha­nı mı? Do­ğu Ak­de­ni­z’­de­ki hak ve men­fa­at­le­ri­miz ko­ru­mak­la gö­rev­li, Türk De­niz Kuv­vet­le­ri Do­ğu Ak­de­niz Özel Gö­rev Gru­bu, Gi­rit Ada­sı­’nın et­ra­fın­da­ki 5 Türk ada­sı­nı ne­den ko­ru­mu­yor? Gü­ney De­niz Sa­ha Ko­mu­tan­lı­ğı, Ege De­ni­zi­’n­de­ki 11 Türk ada­sı­nı ve 1 Türk ka­ya­lı­ğı­nı ne­den ko­ru­mu­yor? De­niz Kuv­vet­le­ri Ko­mu­ta­nı ne­den gö­re­vi­ni yap­mı­yor?
YURTTAÜÇÜNCÜBAYRAK
TÜR­Kİ­YE top­rak­la­rın­da dev­le­tin tek bay­ra­ğı olan Türk Bay­ra­ğı­’nın ya­nı sı­ra Gü­ney­do­ğu­’da PKK pa­çav­ra­sı­nın da ba­zı il­ler­de dal­ga­lan­ma­sı­na göz yu­mul­du­ğu­nu söy­le­ye­rek du­ru­ma is­yan eden Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı es­ki Ge­nel Sek­re­te­ri Al­bay Ümit Ya­lım, şöy­le ko­nuş­tu: “16 ada­mız­da da Yu­nan Bay­ra­ğı­’nın yurt­ta­ki üçün­cü bay­rak ola­rak dal­ga­lan­ma­sı­na se­yir­ci ka­lı­yo­ruz. Ül­ke­miz­de bay­ra­ğı­mız­dan baş­ka bay­rak dal­ga­lan­dır­mak is­te­yen­ler iha­net için­de­dir. 2004 yı­lın­dan be­ri tam 10 yıl­dır, İz­mir Ay­dın ve Muğ­la il sı­nır­la­rı için­de Yu­nan Bay­ra­ğı dal­ga­la­nı­yor ve va­tan top­rak­la­rın­da Yu­nan as­ker­le­ri do­la­şı­yor. Bu­na se­yir­ci ka­lan­lar enin­de so­nun­da bu iha­ne­tin be­de­li­ni öde­ye­cek­tir.”
Yu­nan­lı ko­mu­tan ile ba­kan böy­le tef­ti­şe git­ti
En­gel olan yok
YU­NA­NİS­TAN Ka­ra Kuv­vet­le­ri­’nin o dö­nem­de­ki ko­mu­ta­nı Kor­ge­ne­ral At­ha­na­si­os Tse­li­os ve Sa­vun­ma Ba­ka­nı Yardımcısı Konstantinos Da­va­kis, 4 Ey­lül 2013 ta­ri­hin­de, Yu­nan iş­ga­li al­tın­da­ki Ka­lo­lim­noz ve Bu­la­maç ada­la­rı­nı tef­ti­şe git­ti. Türk ka­ra­su­la­rı için­de­ki ada­la­ra he­li­kop­ter­le inen ko­mu­tan ile ba­kan, bur­nu­mu­zun di­bin­de ku­ru­lan ka­ra­kol­da­ki Yu­nan as­ker­le­ri­ni zi­ya­ret edip ha­tı­ra fo­toğ­ra­fı çek­tir­di. Zi­ya­re­tin fo­toğ­raf­la­rı, Yu­na­nis­tan Ka­ra Kuv­vet­le­ri Ko­mu­tan­lı­ğı­’nın in­ter­net si­te­si­ne de ko­nul­du.
(REF: Saygı ÖZTÜRK-Ağustos 9, 2014)
***
KONUYLA İLGİLİ BİR BELGE MAKALE'DE BİZDEN!...

cebr-i işgal mi? peşkeş mi? yoksa!.. vatana ihanet mi?... GERÇEK NE..?..


TÜRK ADA’LARI İŞGAL ALTINDA (*)
Mustafa Nevruz SINACI
Yunanlıların, Ege’de iki Türk adasını (Bulamaç ve Eşek) alenen işgal ederek 2004 yılından bu yana iskâna açıp, turizm amaçlı olarak kullandıklarını ilk kez D[y]P genel başkanı Namık Kemal Zeybek’ten öğrendik. (08 Mayıs 2011)
Zeybek ne demişti?..
            “AKP döneminde Eşek Adası ve Bulamaç Adasını Yunanlılar İşgal Etti. (*)
            Bu iki adamız, bu iktidar döneminde 2004 ten başlayarak Yunanlılar tarafından yavaş, yavaş işgal edildi. AKP iktidarının bundan haberi oldu. Ama bırakın Bulamaç’ı, bırakın Eşek Adasını, onlar Kıbrıs’tan bile vazgeçmişlerdi. Adetleri olduğu üzere, Kıbrıs’ı Yunan’a peşkeş çekiyorlardı. Şimdi Didim de, burnumuzun dibinde görünen bu iki Ada, şu anda Yunanlıların işgali altında; Ama Kardak'daki Yunan Bayrağı indirilmişti!..
Kardak kayalıklarını, Yunanlılar işgal etmeye çalıştıklarında Türkiye'de bir Başbakan vardı. Bir hanımefendi, Çiller. Kardak kayalıkları işgal edildiğinde ne demişti Tansu Çiller? 'O bayrak ya inecek, ya inecek' Hangi bayrak? Bizim kayalıklarımıza, ada değil, toprak değil, kayalıklarımıza Yunanlılar, Yunan Bayrağı çektikleri zaman Başbakan'ın söylediği sözlerdi bunlardı. 'O bayrak ya inecek ya inecek.' Ne oldu? Bayrak indi mi? İndi…
Peki, o günlerdeki milli duyarlığı, vatan toprakları konusundaki hassasiyeti hatırlayın.
Ve gerçeğe bakın. Gerçek şu: Eşek ve Bulamaç Adalarımızı Yunanlılar işgal etti..
Didim'in karşısında bize ait olan iki ada var. Biri Eşek Adası, öbürü Bulamaç Adası... Bu adalar bütün uluslararası belgelere göre bizim. İngiltere'nin yaptığı haritaya göre de bizim. Başka uluslararası anlaşmalara; Lozan'a göre de bizim. Bakınız 1947'de İngilizlerin yaptığı bir harita ve çizgi var. Eşek adası ve Bulamaç adası Türkiye Cumhuriyeti'nin...
Bunu herkes biliyor. Sadece Recep Tayip Erdoğan bilmiyor.
Bu iki adamız, AKP iktidarında 2004'ten başlayarak Yunanlılar tarafından alenen işgal edildi. İktidarının bundan haberi oldu. Ama bırakın Bulamaç'ı, Eşek Adası'nı, onlar Kıbrıs'tan bile vazgeçmişlerdi. Kıbrıs'ı peşkeş çekiyorlardı. Adetleri olduğu üzere... Şimdi ise, Didim'de, burnumuzun dibindeki bu iki Ada, Yunan işgali altında. Yunanlılar, Eşek Adası'na gittiler ve kilise yaptılar. Yunan Bayrağı çektiler. Kimsenin olmadığı daha kimsenin yaşamadığı yere önce kilise yaptılar, sonra yavaş yavaş yoklaya yoklaya baktılar, Türkiye'de acaba DP, DYP’ mi var? Yoksa başka birileri mi?  Baktılar ki tepki yok, birtakım insanları oraya yerleştirdiler. Şimdi Eşek Adası'na biz gidemiyoruz. Bizi sokmuyorlar. Bulamaç Ada'sı da böyle…
Bakınız bir resim daha gösteriyorum. Adaya girdiler, rıhtım ve turistik bölge yaptılar, turlar düzenlemeye başladılar. Adaları Yunan generalleri de zaman zaman teftiş ediyor, hava sahamızı, su ve topraklarımızı ihlal ederek geliyorlar. AKP iktidarının sesi, soluğu çıkmıyor. Bir taraftan Vatan topraklarını satmaktan bahsediyoruz. Hangi satmak? Bu vatan topraklarını peşkeş çekmektir... Buna izin verecek miyiz? İzmirlilerin vicdanına sesleniyorum.
Hani bir karış toprak için kanımızı veririz derdik. Ne oldu? Bunlar gelince Türkiye'de ne değişti? Şimdi bu sözleri beni dinleyen basın yayın organları yoluyla hem Recep Tayip’e hem de bütün Türkiye'ye ilan ediyorum. "Tek başıma, pasaportsuz o adalar çıkacağım.."
Süre veriyorum. Bu süre daralacak ve sonunda Türkiye'yi yönetmek iddiasında olan TC'nin Başbakanı olduğunu; TC'ni yönettiğini iddia eden, hükümet olduğunu söyleyenler eğer gidip bizim bu adalarımızı işgalden kurtarmak için teşebbüse geçmezlerse ben tek başıma gideceğim ve oraya çıkacağım.
Hükümete uyarı: İster muhtıra desinler, eğer bütün uluslararası anlaşmalara göre bizim adalarımızı geri almak, işgalden kurtarmak için sorumlu oldukları bu suçtan geri dönmek için teşebbüse geçmezlerse, ben gideceğim ve adalara çıkacağım. Pasaportsuz, vizesiz gideceğim. 'bu ada benim adamdır' diyeceğim. Bulabilirsem kayıkla, bulamazsam yüzerek gideceğim, adaya çıkacağım. Ama biliyorum ki milletim beni yalnız bırakmayacak.”
Aradan uzun süre geçti. Zeybek adalara çıkamadı, ama AKP’den de bir ses çıkmadı.
VATANA İHANET Mİ? 
GAFLET Mİ? 
DALÂLET Mİ?
Mustafa Nevruz SINACI
Namık Kemal Zeybek; 08 Mayıs 2011 günü İzmir’de bir açıklama yaparak; Aydın ili, Didim ilçe sınırları dâhilinde bulunan ve Lozan’a göre, TC’ye ait Eşek Adası (Agathonisi) ile Bulamaç Adası (Farmakonisi)’nın; 2004 yılında Yunanistan tarafından işgal edilip, yerleşim ve turizme açıldığını iddia etti. (1)
İddia, sırasıyla; 13 Mayıs 2011 tarihinde Hürriyet Gazetesi ve İnternet sitesinde, (2)
18 Mayıs 2011 tarihinde, Yaşar Anter’in WEB TV, Gündem programında (3) pek çok ayrıntı verilerek yer aldı. Daha sonra Zeybek 25 Mayıs 2011 tarihinde yapılan D. Parti Didim mitinginde, ağırlıklı olarak konuya değindi. (4) Güvenilir ve üye sayısı yüksek e.Posta grubu “açıkistihbarat”, 01 Haziran günü ayrıntılı bir yayın/dağıtım yaparak; Adaların aidiyet, hukuki statü ve mevcut durumları hakkında ‘tatmin edici’ yayın ve açıklamalarda bulundu. (5) Tam 5 gün sonra, Araştırmacı-Yazar Ferudun Özgümüş: “Yunan toprağımızı işgal etti. Ne devlet ne muhalefet ve ne de Genelkurmaydan ses yok” (6) başlıklı bir makale yayınladı. Makalesinde, ilgili, yetkili ve sorumlu makamları hedef alıp sorguladı. Sonra Yeniçağ Gazetesi de (Ferudun Özgümüş’e atıfla) 06 Haziran 2011 tarihinde konuya değindi.
Dünya Türk Kongresi (TURKISH-FORUM)’nin web sitesinde aynı gün benim bir makalemin altına, açıklamalı bir yorum eklendi. (8) Hal böyle olunca ben, otomatikman konu ile alâkadar olmak durumunda kaldım. Zaten de olay ve iddiaları Mayıs başından itibaren takip etmekte idim. Neticede: 07 Haziran 2011 günü A Kanal’dan (Ereğli-Konya) canlı yayın konuğu olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na konuyu sordum. Cevap alamadım. (9) 
08 Haziran günü haber tekrar bazı ajanslar tarafından ısrarla duyuruldu. (10) 
09 Haziran 2011 Perşembe günü, 4982 Sayılı Kanun gereği Aydın Valiliği’ne resmi bir başvuruda bulunarak açıklama ve bilgi talebinde bulundum. (Başvuru no. 35141) Bu gün 28 Haziran olmasına rağmen henüz bir cevap alamadım.  Oysa yasal cevap süresi 15 gündür. Bana halâ cevap verilmedi. Umarım daha fazla gecikmeden cevap verilir ve konu aydınlanır.
            GARİP VE EMTERESAN OLAN NE?..
            Bu işin en garip, acaip ve muamma tarafı şu ki; İddianın 5 Mayıs 2011 tarihinde ortaya atılmasına, 8 Mayıs’ta kamuoyuna yansımasına, geniş kitlelere duyurulmasına, konu hakkında defalarca yayın yapılmasına, başta Başbakan, İçişleri, Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı dâhil pek çok makam, sorumlu kişi ve mercie soru yöneltilmesine rağmen halâ alınmış açık, net, tatminkâr ve dürüst bir cevabın olmayışı!..
Bu ne iş? Ortada vahim bir iddia var. TSK ve hükümet zımmen vatana ihanetle itham ediliyor. Ortada cevap yok, iddiadan alınan, muhatap alan yok. Bu bir gaflet mi? Dalâlet mi? Yoksa gerçekten gizlenmeye ve gözlerden kaçırılmaya çalışılan menfur bir ihanet mi? Başta N. Kemal Zeybek, Demokrat Parti camiası ve bütün Türk milleti’nin bunu bilmek hakkıdır.     
  ÇOK ÖNEMLİ BİR KATKI & YORUM:            “1001 çeşit melânet ile aynı anda mücadele etmek zorunda bırakılan aziz milletimizin 1.derecede hassasiyeti olan Vatan Toprağı konusundaki duyarlılığınıza, kararlı girişiminize ve bilgiyi milletimizle paylaşma yönündeki şahsi gayretinize samimi teşekkürlerimi sunuyorum. Zeybekler diyarı Aydın, umarım bir valisini uğurlamak zorunda kalmaz. Ama görünen o ki, böylesine hayati bir konuda şu ana kadar sessiz ve girişimsiz kalmayı yeğleyen Sn. Vali’nin Mülki İdare Amirliği sıfatı kıytırık üç-beş Yunanlı hokkabaz tarafından düşürülmüştür. Yine umuyorum ki, tüm bu iddialar, bilgiler spekülâsyondur ve yanılan, saçmalayan ben olurum.
Yoksa diğer türlü resmi görevinin geçerliliği tartışılır hale gelen makam yalnızca vali’likle sınırlı kalmaz. İçişleri Bakanı’nı da bağlar, Milli Savunma Bakanı’nı da!. Ve pek tabii ki kabinenin başı Başbakan’ı da… G.K.B.’mızı ise dile bile getirmek istemiyorum…Bu durumda sormadan edemeyeceğim, 2004 yılında AKP iktidarında gerçekleştiği iddia edilen bu işgalin pazarlık, vaat, zorlama, tehdit veya taahhüde dayalı bir arka planı var mıdır?
Yine bu noktada dile getirilmesi şart olan bir diğer iddia da, Türkiye’ye karşı yapılan ve milat sayılan en sert operasyonun 2004 yılında gerçekleştirildiği yönünde…. Tüm bunlar olayların ve iddiaların tarafımdan yorumlanan spekülatif boyutu. Operatif tarafı ise elbette ki TÜRK MİLLETİ’NE aittir. Aynen tarihlerde yazılı olduğu  gibi!.… Selam ve sevgi ile, aad”
ŞİMDİ SORUYORUM.
Başta Didim Kaymakamlığı, Aydın Valiliği, Ege Ordu Komutanlığı, İçişleri / Dışişleri Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı; Yani konunun ilgili, etkili, yetkili ve sorumlu muhatapları neden bir açıklamaya yapmaz ve sorulara “tatmin edici” (ÖSYM konusunda olduğu gibi) bir cevap vermezler?
Gerçek nedir?..
Ve gerçekten olayda bir ihmal, ihanet ve hain bir pazarlık var mıdır?
            Kaynaklar ve dayanaklar:
(1) Namık Kemal Zeybek, (DP) 08.05.2011 www.haberkritik.net & www.dyp.org.tr
(2) HÜRRİYET, 13 Mayıs 2011, editör & Hürriyet.com.tr
(3) (DHA) Yaşar ANTER, Gündem: 18 Mayıs 2011 + WEB TV
(4) Namık Kemal Zeybek, Didim miting konuşması, 25 Mayıs 2011, www.dyp.org.tr,
(5) E-Posta Grubu: AçikIstihbaratTürkiye www.acikistihbarat.com 01.06.2011
(6) Ferudun Özgümüş <ferudunozgumus@gmail.com> Tarih: 06 Haziran 2011 Konu: Yunan toprağımızı işgal etti. Ne devlet ne muhalefet ve ne de Genelkurmaydan ses yok.
                (7) Salim Yavaşoğlu - Yeniçağ Gazetesi, 06 Haziran 2011
                (8) TURKISHFORUM/ABD, 06 Haziran 2011 - wordpress@turkishforum.com.tr
(9) 07 Haziran 2011 günü Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu’na soruldu. (Konya-Ereğli, Kanal-a, canlı yayın)  Yunan İşgal Etti; AKP  ve Genelkurmay'dan Hiç Bir Tepki Gelmiyor?
(10) db.ajans.ankara, 08 Haziran 2011, Basın Haber Bülteni
İçişleri Bakanlığı Aydın Vali’liğine
            BASIN // LÜTFEN ACİLEN CEVAP VERİNİZ.
Aydın İl sınırları içinde vaki ve kain ve valilik sorumluluğunda olan, Ege Denizi kıyı yakın şeridindeki EŞEK ve BULAMAÇ adalarının bir süredir Yunan işgali altında olduğu iddia olunmakta ve durum "açıkistihbarat grup başkanlığı tarafından ispatlanmış", DP Genel Başkanı Namık Kemal ZEYBEK başta olmak üzere, pek çok kişi ve kurum tarafından kamuoyuna açıklanmış bulunmaktadır.
Şu hale nazaran; Durumdan birinci derecede sorumlu bulunan Valilik makamınız ve bu sıfatla şahsınız yönünden resmi bilgi nedir? Belgeli ve kapsamlı bir yayın yapılacağından, mümkünse yasal süresinden önce ve ACİLEN; Değilse "yasal süresi içinde" ayrıntılı "mail ve yazılı olarak" cevap verilmesini arz ve talep ederim.
Mustafa Nevruz SINACI
Gazeteci-Hukukçu, Araştırmacı-Yazar, 09 Haziran 2011 – ANKARA
***
4982 Sayılı Kanun gereği yapılan başvurunun tarihi: 09 Haziran 2011 - Sayısı: 35141
From: info@... To: gercek.demokrat@... Date: Thu, 9 Jun 2011 17:48:51 +0300 
Subject: İÇİŞLERİ BAKANLIĞI: Bilgi edinme başvurunuz hakkında
Sayın MUSTAFA NEVRUZ SINACI
09.06.2011 tarihinde Aydın Valiliği birimine Bilgi Edinme Kanunu kapsamında yapmış olduğunuz başvuru birim yetkilisine ulaşmıştır. Kanuni süreç izlenerek başvurunuza yanıt verilecektir. İçişleri Bakanlığı
***

Ege’de tek taraflı Yunan girişimleri! Antlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş ada ve adacıklar

12 Ağustos 2014, 00:50
Ege’de tek taraflı Yunan girişimleri! Antlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş ada ve adacıklar
Soner Polat
Sözcü gazetesinin 9 Ağustos 2014 günü sürmanşetten verdiği haber, “Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada Adacık ve Kayalık (EGAYDAAK)” sorununu yeniden Türkiye’nin gündemine taşıdı. Ulusal Kanal da bu konu ile ilgili haberler yaptı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin gölgesinde kalan bu haber, aslında daha fazla ilgiyi hak ediyor ama ulusal çıkar odaklı konular, maalesef Türk insanının fazla ilgisini çekmiyor. İçe dönük, çevremize ve dünyaya sırtımızı dönerek yaşamaktan keyif alıyoruz. Bu nedenle etrafımızdaki çemberin giderek daraldığının farkında bile değiliz!

Öncelikle, konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, sorunun özü hakkında kısa bir bilgi vermem gerekiyor. Uluslararası hukuk gereğince, bir ülkenin belirli bir toprak parçası üzerinde egemenlik hakkı ileri sürebilmesi için bu alanın bir antlaşma ile kendisine devredilmesi gerekmektedir. Hiçbir koşulda otomatik olarak hükümranlık hakkı doğmaz!

Yunanistan’a; Londra (30 Mayıs 1913), Atina (14 Kasım 1913), Altı Büyük Devlet Kararı (13 Şubat 1914), Lozan (24 Temmuz 1923) ve Paris (10 Şubat 1947) antlaşmaları ile isimleri resmen zikredilen, Osmanlı Devleti, Türkiye ve İtalya’ya ait ada ve adacıklar devredilmiştir. Hiçbir ülke Yunanistan’ın bu konudaki egemenlik hakkına karşı çıkmamaktadır.

Ancak Yunanistan bu antlaşmaların bütünüyle dışında, hiçbir antlaşmanın konusu olmayan Ege’deki 150 civarındaki, irili ufaklı ada, adacık ve kayalık hakkında tek taraflı olarak hak iddia etmektedir. Bu çerçevede, kendi ana kıtasına yakın bu tür adalarda herhangi bir faaliyette bulunmazken, Türkiye’ye yakın adalarda devlet uygulaması tabir ettiğimiz, iskele, liman, fener, helikopter pisti, kilise gibi inşa projeleri ile egemenlik iddialarını pekiştirmeye çalışmaktadır. Son dönemlerde işi daha da ileri götürerek bu adalarda askeri faaliyetlerde bulunmaktadır. Sözcü gazetesinin haberine konu olan Bulamaç ve Kalolimnoz adaları EGAYDAAK statüsünde askeri faaliyete konu olan adalar arasındadır.

Sorun, büyük bir tesadüf eseri Figen Akad isimli Türk ticaret gemisinin 25 Aralık 1995 günü Kardak’ta karaya oturması ile Türkiye’nin gündemine girmiştir. Gerginlik, kısa sürede krize dönüşmüştür. Bu krizde Türk Dışişleri Bakanlığı ile Yunanistan’ın Ankara Büyükelçiliği arasında nota teatileri yaşanmış ve böylece bu ihtilaf, resmi bir nitelik kazanmıştır. O dönemde izlenen milli politikalar nedeniyle Türkiye, bu sorunda ilkeli ve kararlı bir duruş sergilemiştir.

Türk Deniz Kuvvetleri, 1996 yılının Ocak ayının sonunda çok kısa süre içinde olaya müdahil olmuş, Kardak adacıkları civarında kısmi deniz kontrolü sağlamış, olaya Yunan Deniz Kuvvetlerinin müdahil olmasını engelleyerek inisiyatifi ele geçirmiştir. Böylece Yunanistan geri adım atmak zorunda kalmış, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları arasındaki karşılıklı suçlamalar, Yunan basınının manşetlerine taşınmıştır. Bu olay sonrasında Yunan Silahlı Kuvvetlerinin teşkilat yapısında köklü değişikliklere gidilmiştir.

Konu yaşamsal önemdedir. Çünkü ada, adacık ve kayalıkların, 1982’te Karakas’ta imzalanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi hükümlerine göre kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeleri bulunmaktadır. Bu konu Türkiye ile Yunanistan arasındaki karasuları, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge gibi ihtilaflı sorunların çözümüne de tesir edecekti. Türkiye’nin bu hakkından vazgeçmesini gelecek kuşaklar asla affetmez!

Ege’de zaten adil olmayan bir düzenleme ile kendi karasularına neredeyse hapsedilen Türkiye, bu konuda da geri adım attığı takdirde, Ege’de boğulma riski ile karşı karşıya kalacaktır.Üzülerek söylemeliyim ki konunun önemini kavrayamayan Türk basını, “birkaç kayalık için sorun çıkarılır mı?” türünden yüzeysel yaklaşımlarla kamuoyu oluşmasını engellemektedir.Türk sineması da bu konu ile alay eden filmler çevirmiştir. (Özcan Deniz’in başrolde olduğu filmde bir kayalık nedeniyle Türk-Yunan ihtilafı doğar. Tam da çatışma arifesinde deprem neticesinde ada sulara gömülür ve sorun hallolur!) Benzer bir sorun için Çin ve Japonya’nın neredeyse savaş noktasına geldiği ve ABD’nin Japonya lehine müdahale seçeneklerini tartıştığı unutulmamalıdır.

Yunanistan, devlet ve basın olarak bu konuda Yunan ulusunu dinamik ve canlı tutarken, Türkiye’de bu sorun Türk milletinden gizlenerek kapalı kapılar ardında müzakere edilmektedir. Yunan devlet adamları, basın karşısında kendi görüşlerini cesurca savunurken, Türk devlet adamlarının ne söyledikleri anlaşılamamaktadır.

Kardak’ta 20 yıl önce kükreyen Türkiye, daha büyük olaylar yaşanırken niçin şimdi kuzuların sessizliğine bürünmüş! Bu durumun oluşmasında Ergenekon, Balyoz gibi davaların bir rolü olabilir mi? Her şeye rağmen Türkiye, bir an önce bu konudaki ulusal politikasını belirlemeli, meseleye yönelik tezlerini uluslararası kamuoyuna duyurmalı ve bu tezleri destekleyecek siyasi ve stratejik tedbirleri uygulamaya koymalıdır. Devletimizden, en az Güneydoğu’da olduğu kadar, cesur adımlar atmasını bekliyoruz!
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr

2 Ağustos 2014 Cumartesi

TÜRKMENLERE "YARDIM İÇİN" UZANMAYAN ELLER KIRILSIN!...

EY İNSAFSIZLAR, EY VİCDANSIZLAR IRAK'TA TÜRKMENLERİN YAŞADIĞI DRAMI VE TRAJEDİYİ GÖRMÜYOR MUSUNUZ?‏
Ey insafsızlar, ey vicdansızlar Irak'ta Türkmenlerin yaşadığı dramı ve trajediyi görmüyor musunuz? 19 Mart 2003 tarihinde Ankara'da yapılan toplantıda başta ABD olmak üzere Irak'taki bütün taraflar Kürtler'in Kerkük ve Musul'a girmeyeceklerini garanti etmişti. Bugün ise Türkmen şehri Kerkük'te ve Türkmen ilçeşi Tuzhurmatu’da Kürtler, Musul'da ve Türkmen ilçesi Telafer’de Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)hâkim olmuştur.Hedefte ise Türkmenler vardır. Gerçekte, Türkmenler kaderlerine terk edildi.Hani Musul ve Kerkük Türkiye’nin milli meselesi ve kırmızı çizgisiydi. Hani “Kerkük’e ve Telafer’e dokunan Türkiye’ye dokunur” sözü nerde kaldı?
Hani söz vermiş ve garanti etmiştiniz!..
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 2 Ağustos 2012’de Türkmen şehri Kerkük’e yaptığı ziyarette aynen şöyle demişti: "(Irak Türkmenlerine) Sizin burada tırnağınıza küçük bir diken batsa, onun acısını 75 milyon Türk Anadolu’da hisseder.”
Zihnimiz ve Gönlümüz Gazze ile Meşgul
Konya'nın Beyşehir ilçesinde bir düğün salonunda bayramlaşma programları kapsamında konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu:"Bir taraftan Türkiye’de bayramı idrak ediyoruz, bir taraftan da bayramı idrak edemeyen Gazzeli kardeşlerimizle dertleşiyoruz. Onların derdini yüreğimizde taşıyoruz. 10 Ağustos seçimini sizler ne kadar yakından takip edecekseniz, aynı şekilde Gazze'deki her bir ev, her bir aile, her bir fert sizler kadar yakından takip edecek. Çünkü Gazze'dekiler biliyorlar ki; Türkiye'de onlara sahip çıkan bir lider cumhurbaşkanıysa, onlar da kendi evlerinde daha huzur içinde olacaklar. Başlarına bir bomba değil, bir küçük çakıl düşse Ankara'da oturan liderler, onlarla birlikte ağlayacaklar. Onun için günlerdir Gazze ile zihnimiz ve gönlümüz meşgul. Onlar bu huzura kavuşana kadar da gece gündüz çalışmaya, rüyalarımız da dahil Gazze'yi görmeye kararlıyız." diyor.
IŞİD Türkmen illerinde katliam yaparken, Peşmerge’de Türkmenlere zulüm yaparken, Türkiye'de "Türkmen" ismini sahip çıkma manasında telaffuz eden bir devlet yetkilisi dahi yoktur.
Türkmenlerin Sahibi Yok
Terör ve çatışmalardan evlerini terk etmek zorunda kalan Türkmenler, derme çatma çadırlarda, depolarda, mezarlarda, inşaatlarda, yol kenarlarında yaşam mücadelesi veriyor.50 dereceyi bulan sıcaklık, açlık, susuzluk, zehirli akrepler ve salgın hastalıklarla boğuşarak barınaksız ve korumasız yaşamaya çalışan Iraklı Türkmenler, çöl ortasında kimsesiz... Türkmenler, “Burada Arap’ın, Kürt’ün sahibi var, bir tek Türkmenlerin yok. Türkiye neden bize sahip çıkmıyor?” diye isyan ediyor.  Türkmenler öldürülüyor ve göçe zorlanıyor, Türkmeneli’nin şeref, namus ve iffeti hedef alınıyor.Irak Türkmenleri tarihin en büyük dram, acı ve zulmüyle karşı karşıyadır.Bugün Irak Türkmenleri de kendi evlerinde huzur içinde yaşamak istiyorlar!
Türkmenler kan ağlıyor  görmüyorsunuz
Türkmenler kan ağlıyor  görmüyorsunuz, Türkmenler yardım için yalvarıyor duymuyorsunuz, Türkmenler çaresiz ama el uzatmıyorsunuz, kimsesiz ve sahipsiz Türkmenler korku ve panik içinde, yerinden yurdundan göçe zorlanıyor sizden ses yok, 12-13 yaşındaki Türkmen kızlarına ayan beyan, ortalarda tecavüz ediyorlar ve o körpe kızları elektrik direklerine asıp öldürüyorlar ve siz bunları görmezlikten geliyorsunuz, Allah aşkına siz ne biçim insansınız!Gazze için destek olanlar, Türkmenleri niye görmüyorlar?
Not: Görünen o ki Musul’da IŞİD’in kaçırdığı Türk konsolosluğu çalışanları 10 Ağustostan önce serbest bırakacak ve bu olay Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri için de propaganda malzemesi olarak kullanılacak!...
IŞİD 23 Türkmeni ALÇAKÇA öldürdü. Çobanbey Suriye, 27 Temmuz 2014
REF: [UNITED-TURKS]- Kime: Hasan ÖZÇELİK & Ali KERKÜKLÜ (Irak’a Özgürlük Operasyonu ve Kerkük Kitabının Yazarı) Link to the post: http://son.altayli.net/ey-insafsizlar-ey-vicdansizlar-irakta-turkmenlerin-yasadigi-drami-ve-trajediyi-gormuyor-musunuz.html  Link: TÜRKÇÜLERİN KAVŞIT YERİ:  http://son.altayli.net